500 bin insanımız hala konteynerde! Anahtar var, altyapı yok
11 ilimizi etkileyen 53 bin vatandaşımızın ölümüne neden olan depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Hatay’da 228 bin vatandaşımız hâlâ konteyner kentlerde. Diğer illerle sayı 500 bine çıkıyor. Ev sahiplerine anahtar teslimleri yapılmaya başlandı ama altyapı sorunu devam ediyor

6 Şubat 2023’te Türkiye büyük bir felakete uyandı. Saat 04.17’de meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki depremin şokunu atlamamışken aynı gün saat 13.24’te 7,6 büyüklüğünde ikinci bir depremle daha da sarsıldık. Depremlerden 14 milyon insan etkilendi. 120 bin kilometrekarelik alanda 11 il, 124 ilçe, 6 bin 929 köy ve mahalle ağır yıkıma uğradı. Arama kurtarma çalışmaları günlerce sürdü, tek bir ses için nefeslerimizi tuttuk… Bilanço ağırdı, 53 bin 537 canımızı yitirdik, 107 bin 213 vatandaşımız ise yaralı olarak kurtuldu.

Depremlerde 1 milyona yakın bina kullanılamaz hale geldi, 2,7 milyon insanımız evsiz kaldı. Türkiye; devleti, ordusu ve milletiyle aynı gün bölge için seferber oldu. Önce çadırlar kuruldu, sonra yardımlar ulaştı. Kimi annesini, kimi çocuğunu kaybetti ama bir taraftan da hayata yeniden tutunabilmek için mücadele başladı. Çadırların ardından hızla yapılan konteyner kentlerde zorlu yaşam başladı. Depremin üzerinden tam iki yıl geçti ama hâlâ konteyner kentler tam anlamıyla kaldırılamadı. Sadece Hatay’da 228 bin vatandaşımız şu anda konteynerlerde yaşıyor. Bir taraftan da binalar inşa edilmeye ve anahtar teslimleri başladı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un verdiği bilgiye göre bugüne kadar 11 ilde 201 bin 580 konut ile iş yeri teslim edildi. Hedef ise 2025’in sonuna 453 bin ev ve iş yerinin daha hak sahiplerine teslim edilmesi.
Konteyner kentlerde yaşayan depremzedelerle görüştük. Sorun çok. Kentlerdeki en büyük sıkıntı alt yapı ve belirsizlik. Kiminin anahtarı teslim edilmiş ama yapılan TOKİ binalarında alt yapı sorunu olduğu için taşınamıyorlar. Kimisi de kiracı olduğu için çaresiz. Kiracılar kendileriyle ilgili de bir düzenleme istiyor, esnaf ise desteklerin artırılmasını.
Hatay’da konteyner kentleri tek tek gezdik, 20 metrekare alanda yaşamın zorluklarını dinledik.
PSİKOLOJİMİZ BOZUK
– Abdullah Köşten:
Çok zorluk çekiyoruz. Her taraf berbat ve pislik içinde. Her gün telefon ediyoruz, ‘geliyoruz’ diyorlar ama gelip ilgilenen yok. Konteynerlerde bir sürü başı boş köpek var. Evin önündeki her şeyi yiyorlar, çocuklara saldırıyorlar, hiç kimse ilgilenmiyor.
– Arzu Gezier:
Her türlü acıyı gördük, yakınlarımızı yitirdik, psikolojimiz hâlâ düzelmiş durumda değil. Evlerimizin yapılmasını 2 yıldır bekliyoruz, ne zaman biteceğini de bilmiyoruz. 4 ay çadırda kaldık, sonra buraları verdiler. Allah razı olsun ama böyle gitmiyor.
– Ayşe Bezgin:
Benim evim ağır hasarlı. Cumhurbaşkanımız gelsin bizim halimizi yakından görsün istiyoruz. Öldük mü kaldık mı soran yok.
EVLER HAMAM BÖCEKLERİ DOLU
– Güler Bilgin:
Ben emekli olarak 9 bin 500 lira maaş alıyorum. Buradan çıkarırlarsa nasıl kira veririm, nerede kalırım onu bilmiyorum…
– Hasan Gündoğan:
Konteynerlerin arkası pislik dolu, evin içine hamam böcekleri giriyor. Benim çocuğum depremde üç aylıktı şimdi 2 buçuk yaşına bastı. Sözlerin tutulmasını istiyoruz, bize depremi unuttursunlar istiyoruz.
KİRACILAR NE YAPACAK?

– İsmet Cuma Balcı:
Depremde çok sıkıntılar yaşadık, kalacak yer yok, yaşayacak yer yok. Allah razı olsun devlet bize bu imkânları verdi. Kiracıyız, bize ev yapılmıyor. Kara kara düşünüyoruz. Devlet bize konut imkânı sağlar mı, bilmiyoruz.
– Kader Umul:
Ev sahibi, depremden sonra bizi evden çıkardı ve evi yüksek fiyata kiraya verdi. Buraya geldik ama kimse bizimle ilgilenmedi, kendi yağımızla kavruluyoruz. Kendi sorunlarımızı kendimiz çözüyoruz. Tuvaletlerimiz taştı, evimize lağım suları girdi, sonra arıklar yapıldı ama bu arıklar çocuklarımıza mikrop yuvası oldu. Sular, pislikler, böcekler bu arıklarda birikiyor ve çocuklarımız bu mikrop yuvaları içinde büyüyor. Kiracıyız, buralar kaldırılırsa nereye gideriz, ne yaparız, onu da bilmiyoruz, yetkililerden birisi çıkıp da bize bir bilgi versin.
HİÇBİR ŞEY BİLMİYORUZ…
– Mehmet Yücel:
82 yaşındayım, ayakta duramıyorum, sinekten evde yatamıyorum, konteynerlerin arkasını pislik götürüyor, yönetime söylüyoruz “tamam” diyorlar ama orada kalıyor. Doğru dürüst bir ilaçlama bile yapmıyorlar.
– Sibel Çolak:
Bu konteynerleri kaldırdıklarında nereye gideriz, nasıl yaşarız, gerçekten bilmiyoruz. Bir asgari ücretle kiraya çıksak nasıl öderiz, bu sorunları düşünüyoruz. Ev kiraları 15-20 bin olmuş, biz depremi yaşadığımızda en yüksek ev kirası 5 bin liraydı. Perişan bir halde bekliyoruz. Bize bizimle ilgili bir bilgi vermediler ama televizyonlardan öğrendiğimize göre devletin sosyal projesi varmış, herkes evlerine taşındıktan sonra kalan evlerin kiracılar için değerlendirileceği belirtiliyor. Hadi diyelim bu oldu, ödeme planı nasıl, asgari ücretle bunları ödeyebilir miyiz, onu da bilmiyoruz. Aslında hiçbir şey bilmiyoruz…
– Türkan Yılmaz:
4 evimiz yıkıldı ama bir ev çıkmadı bize, ne yapacağız bilmiyoruz ve mağduruz. Yani devlet bizi görsün ve sorunlarımızı çözsün istiyoruz.
Hatay’da 46 bin konut tamam
Hatay Valiliğinden aldığımız bilgiye göre 6 Şubat depremlerinde kentte yapı stokunun yüzde 33’ü kullanılmaz hale geldi. Şu ana kadar 88 bin 367 yapının yıkım çalışması bitti, 327 bin 245 bağımsız bölümün enkaz kaldırma süreci tamamlandı. Yıkım süreci hâlâ devam ediyor. İl genelinde 46 bin 140 konut, hak sahiplerine teslim edildi. 174 bin 188’den fazla bağımsız bölümün inşa çalışmaları ise devam ediyor. Sayının 187 binden fazla bağımsız bölüme ulaşması hedefleniyor.
DEPREMZEDE ESNAF: Vatandaş alışveriş yapmıyor
Hatay’da esnaf da dertli. Yapılan konteyner iş yerlerine ne gelen var ne giden… Esnaf, teşviklerin devam etmesini istiyor.
– Mustafa Çöloğlu (İskenderun Bakkal ve Bayiler Odası Başkanı):
Çok zor bir dönem yaşadık ama hayat devam ediyor, düştüğümüz gibi bir taraftan da kalkmamız gerekiyor.
İş yerleri verildi ama ekonominin iyi olmaması nedeniyle esnafımız, çarşıda umduğunu bulamadı. Vatandaşlarımız çok alışveriş yapmıyor. Konteyner çarşıların canlanması için bazı kurumların buraya getirilmesi lazım. İnsanların buralara gelmesi için bir sebep olması gerekiyor. Vatandaşımızın da kendi esnafına sahip çıkmasını istiyoruz.
Esnaf toparlanamadı. KOSGEB kredileri verildi ama şimdi onların da devamının gelmesini istiyoruz, çünkü esnafın büyük bir kısmı bundan faydalanamadı. Mücbir sebeplerden ötürü bazı uzatmalar oldu ama uzatma olmasa da çoğumuzun borç ödeyecek durumu yok. Esnafın borçlarının bir kısmının silinmesini istedik, olmadı. Teşviklerin devam etmesini, esnafımıza faizsiz kredi verilmesini hatta esnafımıza motivasyon anlamında küçük de olsa geri ödemesiz nakit akışı sağlanmasını istiyoruz.
HAVA KİRLİLİĞİ VAR

– Mehmet Coşkun (Lune Park Konteyner Çarşı Derneği Başkanı):
Konut çalışmaları iyi ama esnaf olarak iyi durumda değiliz. Müşteri bulmakta, borçları ödemekte zorlanıyoruz. Özellikle küçük esnaf için devletten destek bekliyoruz. Konteyner çarşı yapıldı ama insanları buraya çekemiyoruz, bir etkinlik yapmaya çalışsak önümüze engeller çıkıyor. İskenderun çarşı esnafının olduğu yer E5 yolu. Çarşının içi gözükmüyor, insanlar burada dükkân olup olmadığını dahi bilmiyor. Çarşının içinde altyapı sorunu var, pis lağım kokusu var.
İskenderun’da hâlâ yıkımlar devam ediyor, toz duman içindeyiz. İnsanlar hastalanıyor, hastaneler dolu, hava kirliliği çok…
ESNAF BORÇLU

– Nuriye Öz (Esnaf):
Kaymakamlık, belediye bu konteyner çarşıyı yaptı ama buraya gelip giden yok. Bu sorunları binlerce kez dile getirdik ama çözülmedi. Hükümetten beklentimiz, deprem bölgesindeki esnafa yardım anlamında bir bütçe ayırması.
– Mehmet Yıldız (Esnaf):
Yöneticiler gelseler, halimizin hal olmadığını görecekler. Biz berberler biraz iyiyiz ama diğer esnaf iş yapamıyor. Deprem bölgesindeki esnafın borcu var, öteleniyor ama sonunda ödenecek, iş yapmayan esnaf borcunu nasıl ödeyecek?
– Mehmet Ali Kasımoğlu (Esnaf):
Yarın bize ‘kira ver ya da git’ diyecekler. Ben ayda 3 bin lira kazanıyorum, 5 bin lira isterlerse nereden vereceğim?
Adıyaman’dan bir izlenim: Uyuşturucuya acil önlem alınmalı
NADİR TEMELOĞLU
Ekim ayı sonunda bir etkinlik nedeniyle Adıyaman’daydım.
Elbette geçen 4 ayda atılan bazı adımlar olmuştur ama orada derinleşen bir soruna dikkat çekmek istiyorum.
Adıyaman koca bir şantiye alanı. 2 bin bina yıkılmayı bekliyor. Çoğunun etrafında önlem yoktu. Bu durumu Adıyaman Belediye Başkanı Sayın Abdurrahman Tutdere’ye sormuştuk. Başkan, bu binaların bir kısmının davalık olduğu için beklediğini söylemişti. Önlemler konusunda, “Biz de artık bu manzaranın mutlaka kaldırılmasını talep ediyoruz. Tabiî bu konuda Çevre Şehircilik İl Müdürlüğümüz de çalışmalar yapıyor. Umudumuz kısa süre içerisinde bu riskli binaların kaldırılması.” demişti. Önlemler konusunda eksiklerin giderileceğini ifade etmişti. Ama aradan 4 ay geçmesine rağmen bu durum ediyor.
‘ZENGİN DAHA ZENGİN FAKİR DAHA FAKİR OLDU’
O dönem konteyner kentleri dolanırken, bölgedeki lüks araçlar dikkatimizi çekmişti. Bunun sebebini orada yaşayan vatandaşlarla konuşmuştuk. Bu durumun ilginç geldiğini sorduğumda şu yanıtı almıştım: “Burada zengin daha zengin fakir daha fakir oldu. Maalesef bazı haksızlıklar yaşanıyor. Örneğin evi olan, burada destek aldığı için fatura ve vergi ödemediği için konteyner kentte kalıyor. O gördüğünüz arabalar, durumu olan ama burada yaşamayı tercih eden insanlar. Maalesef haksızlık çok. Normalde yardımı hak edenler yardım almadı. Ama hak etmeyenler oluk gibi aldı.”
UYUŞTURUCU PATLADI
Bu yakınmayı yapan insanlar, bir konuya daha dikkat çekmişti: Uyuşturucu. Yaşanan ağır tahribatın insanlarda etkili olduğunu belirten vatandaşlar, özellikle yardıma tam olarak ulaşamayan çevre sokaklarda ve gelirin düşük olduğu yerlerde uyuşturucunun patladığını, kullanımın arttığını ifade etmişti. Özellikle gençler arasında uyuşturucu kullanımının fazla arttığı uyarısında bulundular. Vatandaşlar bu konuda da önlem alınmasını istiyor. Devletimiz bina yapmak, altyapı onarmak, işyeri sağlamanın yanında toplumsal dinamit haline gelen uyuşturucu konusunda da bölgede önlemler almalıdır. Kaynak: Aydınlık