2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü / Hatice Güzel yazdı
2 Nisan “Dünya Otizm Farkındalık Günü”, farkındalık oluşturmak adına, Birleşmiş Milletler tarafından 2 Nisan 2008 yılında ilan edilmiştir. Bütün dünyada nisan ayı boyunca farkındalığı artırmak, otizme dikkat çekmek, erken teşhis ve tedavinin yaygınlaşmasını sağlamak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenleniyordu.
Farkındalık oluşturmak amacıyla nisan ayı boyunca düzenlenen etkinliklere, özel gereksinimli çocuğa sahip bir ebeveyn olarak katılmaya özen gösteriyorum. Benim gibi diğer arkadaşlarım da bir umut diyerek katılıyorlardı. Yaralarımız farklı olsa da acılar hep aynı. Bıçak kesiğinin de jilet kesiğinin de acısı canınızı yakar. Öyle bir acı ki umutla beklersiniz yaranın iyileşmesini. Yıllardır katıldığımız konferanslarda ve panellerde bizlere sadece otizme dair bilgiler aktarılıyor. Bir defa da olsa “söz sizin, bir de sizi dinleyelim” denilmiyor. Mademki 2 Nisan, Dünya Otizm Farkındalık Günü; bırakın da derdi olan konuşsun, sorunlarını dile getirsin, eksikleri anlatsın. Toplumdan neler beklediklerini, neye maruz kaldıklarını dile getirsin. Halk arasında bir söz vardır; “Damdan düşenin halinden, damdan düşen anlar” diye. Bilgilendirmek amacıyla etkinlikler düzenleniyor, anladık anlamasına da bilgilendirmeyi yapan kişiler bizim derdimizin ne kadar farkında? Amaç sadece bilgilendirmek değil aslında. Kendilerini bir adım öne çıkarmak ve yer edinmek. Bunu anlamamak ne mümkün.
Toplum olarak ne hale geldik? Birilerinin acısı da yarası da göz ardı edilmekte. Her şey benlik savaşına dönüşmüş. Ne empati sözcüğünden haberdarız ne de vicdan? İnsani değerlerimizi sorgulamamız gerekiyor diye düşünüyorum. İnsani değerlerden yoksun bir toplum olma yolunda ilerliyoruz. Özel gereksinimli çocuklarımız sadece belirli günlerde ve haftalarda hatırlanmakta. Onların da toplumu oluşturan bir birey olduğunu unutmayalım; onları oldukları gibi kabul edelim ve yılın her günü hatırlayalım.
Sağlıklı çocuklara nazaran, hayata geriden başlayan otizm ve özel gereksinimli çocukların ve ailelerinin sıkıntılarını birçoğumuz biliyoruz ve yaşıyoruz. Otizmli ve özel gereksinimli çocuklarımız kimilerine göre Allah’ın bizlere verdiği bir emanet, kimilerine göre yapılan kötülüğün karşılığı. İnsanların vicdanına, bakış açısına ve insani duygularına göre değişen birçok düşünce ve davranışlara tanık oluyoruz. “Otizmli evlada sahip bir anne olarak kötü olayların yaşanmamasını ümit ediyorum” diye temennide bulunuyorum ancak defalarca yaşanmaması gereken kötü hadiseleri yaşamış ve tanık olmuştum.
Volkan, otizm alt sınıfının dördüncü sınıfındaydı. Benimle beraber sabah gidip, öğlen eve geliyordu. Bir gün öğlen eve geleceğimiz vakit okulun bahçe kapısında Volkan ile bir öğrenci koşuşturma esnasında birbirine çarpıştı. Öğrencinin velisi Volkan’ı kovalamaya başladı, belli ki yakalayıp bir şeyler yapacaktı. Ben de kadının ardından koştum. Kadın Volkan’ı yakaladı, kolundan tuttuğu gibi yere yatırdı ve sırtına bir iki yumruk indirdi. Kadın yumruğunu Volkan’ın sırtına indirdikçe benim ciğerim sızladı. Bir annenin ciğeri nasıl sızlamaz ve sinirlenmez ki? Çok öfkelenmiştim, öfke ile kadının kolunu tuttuğum gibi büktüm ne kadar büktüysem artık kadın acıdan yere oturdu. Gözlerim öfkeden hiç bir şey görmüyordu. Allah’tan öğretmenler ve diğer ebeveynler araya girip ortamı yatıştırdı. Kadın hem suçlu, hem güçlü. İki çocuk birbirine çarptı diye yaşına başına bakmadan, Volkan’ın sırtını yumruklamıştı. Yaptığı yetmezmiş gibi bir de okul müdürüne; “Bu sınıfı kapatın, yoksa CİMER’e şikâyet edeceğim!” diye de tehditler yağdırdı.
Bazı insanlar maalesef ki cahil oldukları gibi, bencilliği de kimseye bırakmazlar. İnsani duygulardan yoksun fakat insanlık dersi vermekten de geri durmazlar. İnsanoğlu, nedense eksik olduğu bir takım değerleri dile getirme ihtiyacı duyar ve sürekli dillendirir. Bu bireyler, sadece kendi çocuklarının her hakka sahip olması gerektiğini düşünür ve davranışları da o doğrultuda olur. Özel gereksinimli çocuklar, onların gözünde okula gidemez, parklarda oynayamaz, hiç bir etkinliğe katılamazlar. Çünkü onların çok kıymetli, muhteşem ve ayrıcalıklı evlatları, otizmli ve özel gereksinimli çocuklardan çok etkilenir ve korkar. Özel gereksinimli çocuklarımızın problemleri onlara sirayet eder belki. Oysa önce bu bireylerin ruhları temizlense, kötü düşüncelerden arınsa, empati yapabilseler keşke. Vicdan yoksa bir insanda, empati nedir bilmiyorsa, ondan her türlü fena davranışı bekleyebilirsiniz. Ne yazık ki onların çocukları ana sınıfına giderken, 23 Nisan etkinliklerinde arkadaşlarına uyum sağlayamadığı için kendileriyle bir kenarda oturmadılar. Çünkü çocuklar gösteri yaparken kalpleri sıkışmadı, boğazları düğümlenmedi, gözlerinden sicim gibi yaşlar akmadı. Otizmli çocukların ve annelerinin içinde bulunduğu durumu elbette bilmezler. Onlar otizmli çocukların ve ailelerinin yaşadığı üzüntüleri, çocuklarının bir kelime söylediğinde yaşadığı mutluluğu ve sevinci nereden bilecekler ki?
Otizmli ve özel gereksinimli çocuklara sahipseniz eğer, gittiğiniz her yerde birçok problemle karşılaşırsınız. Tek temennimiz ve duamız, insanlarımızın bilinçlenmesi, vicdan sahibi ve merhametli fertler olmasıdır.