Yoksulluk ve yoksullaşma / Niyazi Koç yazdı
Birbirine çok benzeyen ama içerikleri ve anlamları çok farklı olan iki kavram.
Yoksulluk, zaten içinde bulunan gerçeğin adıdır; yani yoksulluğu bir durum olarak kabul etmektir.
Ya yoksullaşma… Yoksul, zaten kendi kaderini bir çaresizlik olarak kabul etmiş ve yaşamını da bu duruma göre düzenlemiştir.
Arada yapılan sözüm ona sosyal yardımlarla nefes almakta; aldığı bu nefes de ona göre geçici de olsa mutluluktur.
Ama asıl sorgulanması gereken, bunca yoksulluğun sürdüğü ülkemizde, yoksulluğu kurumsal bir hale getiren iktidarın en çok oyu da yoksullardan almasıdır.
Muhalefet de bu konuda iktidarı taklit ediyor. Bunca yoksulluğa rağmen yoksullar nasıl oluyor da aynı iktidara oy vermeye devam ediyor? Bence asıl sorgulanması gereken durum budur. Oy verilmesinin nedeni sadece dağıtılan sadaka yardımları değildir. Sadece sadaka gibi yardımlara bağlamak gerçekçi değildir.
Bu yaklaşımın temel yanlışı, yoksulluk ve yoksullaşma arasındaki çok önemli farkın kavranılmamış olmasıdır.
İnsanlar belli ölçülere göre yoksul sayılırlar. Ülkemizde milli gelir dağılımına baktığımız zaman ortaya çıkan durum yoksulluktur.
Bunlar nesnel ve bilimsel verilerdir. Ancak insanlar kendi durumlarını değerlendirirken bu nesnel ve bilimsel verilere bakmıyorlar. Baktıkları gerçek, kendi geçmişleri ve gelecekleridir.
Şayet bugünkü durumları öncekinden iyiyse veya en azından ciddi anlamda kötüleşmemişse, mevcut durumu kabulleniyorlar.
Televizyonlardaki izledikleri dizilerdeki lüks hayatlara özenmelerine rağmen, kendilerini yoksul bırakan sisteme tepki duymuyorlar. İşte sadaka gibi yardımlar burada devreye giriyor.
Birkaç ton kömür ve gıda yardımları sıkıntılarını kökten çözmese de geçici bir rahatlama sağlamaktadır. Bir insanın davranışlarını, tercihlerini anlamak istiyorsanız, onun yaşantısıyla kendi yaşantınızı karşılaştırmayın. Sadece kendinizi o kişinin yerine koyun, yani biraz empati yapın.
Günümüzün gerçeğinde binlerce insan asgari ücretle, hatta daha altında bir ücretle çalışmak durumundadır.
Peki, yoksulluk sınırının altındaki bir ücretle çalışan bu insanlar sahiden salak mı, aptal mı?
Hayır… Adam diyor ki: “En azından sigortam yatıyor.” Hele aileden birkaç kişi daha çalışıyorsa, borç harç ile hayatını devam ettirip evinin eşyalarını da alabiliyorsa ne âlâ. Durumu geçmişe göre daha iyi… Adam hayatından gayet memnun…
Asıl tepkiyi yoksullar değil, yoksullaşma sürecine giren kesim gösterir. İşçi eylemlerine bakın.
Eylemleri yapanlar ya parasını alamayanlar ya da ücretlerinde yeterli artış elde edemeyenlerdir.
Bir de yıllardan beri düşük ücretle çalışıp harcamalarındaki açığı kredi kartlarıyla kapatan ve bu umutlarını da tüketenlerdir.
Yani mevcut durumlarını kaybetme riski ile karşı karşıya gelenlerdir.
Türkiye’deki bütün işçi ve memur eylemlerine bakın; büyük eylemleri yapanlar yoksullar değil, yoksullaşma riski ile karşı karşıya gelenlerdir.