Devrimci sol mirasın çöküş hikayesi… PKK’nın arka planı: Apocular Kaan Aslan oğlu yazdı

On yıllardır aradığım saklanan belgeye ulaştım. PKK’nın, o zamanki adıyla “Apocular”ın MİT tarafından örgütlendiğini iddia eden ilk örgütsel yayın. Apocuların Kürt toprak ağalarının fedaisi olarak ortaya çıktıklarını ve daha o zamandan Amerikancı olduklarını kanıtlayan belge. Zaten o dönem MİT kimin denetimindeydi: CIA’nın…

20 yaşımdayken okumuştum bu kızıl kapaklı 72 sayfalık broşürü… “Bir Provokasyon Çetesi: Apocular” Halkın Kurtuluşu Yayınlarından çıkma. 17 Eylül 1979 tarihli, Acargil Matbaası, İzmir basımlı. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Osman Taş…

O zaman da yasaklıydı bu yayın, toplatılmıştı ve elden ele dolaşıyor, heyecanla okunuyor, ne kadar doğru olduğunda herkes birleşiyordu bizim tarafta. Darbeden sonra her yerde aradım, bir türlü bulamadım. Sahaflarda yoktu. Sol arşiv kurumlarına sordum, eski arkadaşlarıma sordum, kimsede yoktu. Varsa da bana vermek istemiyorlardı. Eski çevrem utanıyordu bu belgeden, hatta Halkın Kurtuluşu adından bile utananlar vardı. Bu belge ve benzerleri saklanıyordu, çünkü bu hareket ve hatta bütün sol… Çizgi değiştirmişti 180 derece. Devlet de solcular da utanıyordu bu belgeden.

“Yoldaşlarını” PKK’ya kurban edenler, PKK’nın o zamanki baş düşmanları… Artık PKK’ya hizmet veren taşeron teşkilatlara dönüşmüştü. Tıpkı ABD gibi PKK da öldüre öldüre, satın ala ala tüm solu yola getirdi. Şimdi hepsi hukuk ve demokrasi kavgasında birlikteler! Halkın Kurtuluşu geleneği o dönem TDKP’ye dönüştü, darbe sonrası Emek Partisi diye devam etti. Fakat garip şekilde ilgili herkesin bildiği bu gerçeğin zikredilmesinden de hoşlanmıyorlar. Hukuki gerekçeler ileri sürüyorlar ki, buna kim inanır, 12 Eylül öncesi dava mı kaldı artık?

Broşürün Ankara Milli Kütüphanesi’nde olabileceğini tahmin ediyordum. Ancak internetten bir türlü bulamıyordum. İki ay önce tekrar araştırdım ve başlığı gördüm. Sonra da aslına ulaştım. 45 yıl önce genç ruhlarımızı çılgınca bir meydan okuma duygusuyla coşturan yayın artık elimdeydi.

Broşürde yazanların çok küçük bir bölümünü aynen aktarıyorum. Yorum yapmıyorum aralarda. Sadece sonda küçük bir yorum yaparım. Parantez içindeki cümleler bana ait, ek açıklamalarım. Gerisi hepsi o yayından:

PKK’NIN İLK CİNAYETLERİ SOLA KARŞI

“Apo’cu’ veya ‘UKO’ diye bilinen bir ajan provokatör çete, uzun zamandır halka, devrimcilere ve özellikle de proleter devrimci hareketimize karşı saldırmaktadır.

Bu Kürt şöveni faşist çetenin saldırıları sonucu bugüne kadar altı proleter devrimci; Dersim’de Sultan Argül, Hüseyin Sancar, G. Antep’de Ali Mengüç, Resul Yıldırım, Kars’ta Aslan Göncü ve Diyarbakır’da Kazım Güner katledildi, birçok devrimci yaralandı. Bu karşı devrimci çetenin karakteri icabı en önemli özelliği sadece hareketimize değil, ama başta hareketimiz olmak üzere bütün halka ve devrimcilere saldırmasıdır.

Sayfa 5-6”

(PKK’nın sol gruplara saldırıları bu broşür çıktıktan sonra 80 öncesinde yoğunlaşarak sürdü. Çok sayıda insan öldü. 90’lara doğru tekrar başladı ve 90’lı yıllarda zirveye ulaştı. Çoğu Kürt, Alevi olan yüzlerce solcu katledildi. Yine bu aynı yapıdan birçok insan PKK saldırılarında öldü)

“Gericiler için bugüne kadar ‘anti sömürgeci’ sahtekarlığıyla sürdürülen politika yetersiz hale gelmiştir ve mevcut DDKD, Özgürlük Yolu gibi gruplar görev yapamamaktadır (Kürt ayrılıkçı hareketlerinin ‘anti-sömürge’ kuramı sömürgeci olarak yalnızca Türkleri görür). Bu koşullarda (…) mücadeleye geçen halkın ve devrimcilerin önüne geçerek saldırmak için yeni Kürt şovenisti faşist örgütler yarattılar: ‘APO’CU’LAR

Sayfa 13”

(ABD emperyalizminin İran İslam Devrimi ve Türkiye’de yükselen devrimci hareketle bölgede zora girdiği anlatıldıktan sonra)

“Bu durumda Kürt komprador feodalleri yeni yollar aramaktadırlar. Çünkü ırkçı faşist partilerden boşalan yeri doldurmak, sahte anti sömürgeci grupların dağılmasıyla (…) ‘ulusalcı’ görünümü artırarak yine aynı görünüm altında yerel feodal çeteler oluşturma yoluna gittiler. İşte ‘Apo’cular’ bunun en iyi örneğidir.

AĞA DOSTU APO

Emperyalizm ve onun ülke içindeki sosyal dayanağını oluşturan komprador feodal sınıflar ve ekonomileri Kürdistan’daki milli baskının kaynağı oldukları halde kendi yarattıkları eşitsizliğin sonuçlarını her zaman kullanmaya kalkmışlardır. Bu ulusal eşitsizliklerin arkasına gizlenmeye çalışıp sınıflarını ve egemenliklerini korumaya çalışmışlardır.

Sayfa 18”

“(Ayrıca…) Kürt feodal burjuvalarının haklarını savunmak, bunların istediği şekilde emperyalizme bağlı kukla Kürt devleti kurmaktan yana olmak da ‘Ulusal Kendi Kaderini Tayin Hakkı’nı savunmakla bir değildir.

Sayfa 19”

“Kürt şovenleri Kürt komprador feodal gerici sınıflarına hizmet etmekteler, sahte milliyetçi pozlara bürünerek Türkiye’deki devletin Kürt komprador feodal sınıflarının da devleti olduğunu gizlemeye çalışmaktadırlar.

Sayfa 22”

“Apocular neden Kürdistan’da baş hedef olarak bizi seçmektedirler?

Sayfa 25”

(Çünkü kendilerinin, Kürtlerin kurtuluşunu Türk ve Kürt hakim sınıflarının birlikte tasfiyesine bağladıkları anlatılıyor. Ardından şöyle deniyor)

“Hakim sınıfların Kürdistan’da ortaya çıkan siyasi boşluğu her türlü zorbalık ve saldırı ile doldurmak üzere oluşturduğu, demokrasi mücadelesini bastırmak için MİT tarafından örgütlendirilen ve kışkırtılan bu ‘Apo’cu’ çete, bu Kürt feodallerinin düzeni koruma örgütü, bu fedailer mangası herhalde ortaya çıktığı anda bize saldırmak zorundaydı.

Sayfa 26 – 27”

(Apocuların feodallerin örgütü oluşuna başka kanıtlar sunuluyor. Apocuların köylülüğü ve küçük burjuvaziyi karşı devrimci yoz sınıflar ilan etmesi, onları acımasızca aşağılaması… Köylüler, öğrenciler, öğretmenler, aydınlar aşağılık sınıflarsa ve bölgede işçi sınıfı da çok küçük orandaysa geriye ne kalıyor? Şanlı Kürt toprak ağaları… Metinlerden buna dair paragraflar sunuluyor. Ayrıca Apocuların bölgedeki tüm okulları sömürgecilerin okullarıdır diye kapatmaya çalışması…)

“Zaten ‘Apo’cular’ ülke dışında sömürgeci aramamaktadırlar ve kastettikleri ABD vb. emperyalist sömürgeciler değildir (‘babanız emperyalistler’ denmekte 27. sayfada). Onlar Türkiye’yi sömürgeci emperyalist bir güç olarak görüyorlar. Bu bütün Kürt modern revizyonist ve burjuva akımların bakış açısıdır. Ve sömürgecilerden kastettikleri de tek başına ve esas olarak Türk komprador burjuva toprak ağalarıdır.

(Oysa…) Birincisi Türk komprador feodal sınıfları sömürgeci olacak bir emperyalist nitelik taşımamaktadır. (Bu güçte, büyüklükte değildirler) (…) İkincisi (…) Ülkemizdeki Kürt ve Türk gericiliği kader birliği yapmışlardır…

Sayfa 35”

“Apocular ise ordu, polis, MİT gibi bu kurumlarla yan yana Kürdistan’da yükselen ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelesini bastırabilmek için feodallerin sivil takviye güçleri olmaktadırlar.

Sayfa 37”

(Apocuları destekleyen Kürt toprak ağaları ve aşiretler sıralanıyor… Sayfa 43)

(Bölgede kendilerine ve başka gruplardan devrimcilere kurulan pusulardan, cinayetlerden örnekler veriliyor. Apocuların sol derneklere ve mitinglere silahlı saldırılarından bahsediliyor…)

MİT AJANI APOCULAR

“Bu tür provokasyon, katliam eylemlerini kim örgütlemektedir? Örgütleyicilerin başında MİT, Kontgerilla bulunduğunu herkes bilir. MİT her zaman böyle eylemler örgütlemiş… düzeni, toprak ağalarını eyleminin merkezine koyan ‘Apo’cu’ hareket içerisinde MİT’in, Kontrgerillanın örgütlü olabilmesinden daha doğal bir şey olamaz. Çeşitli bölgelerde halk tarafından MİT ajanı olarak bilinen onlarca kişi bugün ‘Apo’cu’ olarak geçinmektedir.

Sayfa 48-49”

“Biz yukarda sıraladığımız düşmanlara ve onların dolaylı dolaysız uzantılarına karşı devrimi gerçekleştirecek olan ‘belli bir devletin sınırları -bunu Marksistler söylüyor- içindeki her ulustan proleterleri birleştirmek’ten ve tek parti içinde mücadele etmekten yanayız. Biz ancak çeşitli milliyetlerden işçi ve emekçi kitlelerinin tek ve ortak düşmana karşı proletaryanın önderliğindeki bir devrimle ulusumuzun özgürlüğe kavuşacağına inanıyoruz. Var mısınız?

Sayfa 54”

SON SÖZ

Bir hareket 180 derece yön değiştirirse topluca… Tüm sol hep birlikte dönerse… Sen eğer dönmemiş, direnmişsen o büyük çoğunluk sana “dönek” der. Hep de haklıdırlar, çoğunluk haklıdır. Unuttukları bir şey vardır: Yaşanan gerçekler, özellikle en acı olanları, o katliamlar saklanamaz. Belgeler de bir saklanır iki gizlenir, sonra tokat gibi ortaya çıkıverir.

Odatv.com