Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana 12°C
Az Bulutlu
Adana
12°C
Az Bulutlu
Pts 14°C
Sal 16°C
Çar 17°C
Per 18°C

Ali Kıran Baş Kesen günlerinde miyiz? / Editör’den

Ali Kıran Baş Kesen günlerinde miyiz? / Editör’den
24 Kasım 2024 13:50 | Son Güncellenme: 24 Kasım 2024 13:52
A+
A-

Herkeste silah mı var, herkeste bıçak mı var, herkes herkesle mi savaşıyor?
Basına yansıyan şiddet haberlerini okudukça ve izledikçe bu soruları sormadan edemiyoruz.

Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar adeta barut fıçısı gibi; her yerde şiddet var. Güçlü olan, zayıf tarafa şiddet uygulamaktan çekinmiyor. Herkes sorunlarını şiddet yoluyla çözmeye çalışıyor. Okullarda akran zorbalığı, sağlık çalışanlarına şiddet, öğretmene şiddet, mahallede esnafa şiddet ve hatta milletin meclisinde şiddet…

Sanki Türkiye’de yasalar yokmuş, yargı yokmuş gibi herkes adeta bir savaş içinde. Sokaklardaki manzara, devletsiz bir toplum görüntüsünü andırıyor. Devlet yoksa, orman kanunları geçerlidir. Kendinizden daha güçlü birine rastlayana kadar istediğinizi yapma özgürlüğünüz var.

Geç gelen adalet, adalet değildir; polisin etkisi ise zayıflatılmış durumda. Aslında ortada devlet de var, yasalar da var. Eksik olan, bunları uygulayacak irade. Sorun denetimsizlikte yatıyor.

Çünkü mevcut hükümet sistemi, denetimsiz bir yapıyı ortaya çıkarmış durumda. Meclis denetimi dışında bırakılan bir hükümet modeli var. 22 yıllık AK Parti iktidarı, kendini denetlenemez bir konuma getirdi. AK Parti, yıllarca popülizmin ve kutuplaşma dilinin etkisiyle “biz ve onlar” anlayışıyla hareket etti. Gelen her eleştiriye “Sizden mi öğreneceğiz?” diyerek kulak tıkadı. Bu söylem, kendilerini denetim dışına çıkararak her alanda çifte standartların oluşmasına neden oldu.

“Biz ve onlar” anlayışıyla yürütülen kutuplaştırıcı siyaset, kamu yönetiminde denetimsizliği derinleştirdi. Denetim yoksa işler keyfiyete kalır. Denetimden uzak bir iktidarın gölgesi altında biriken fırsatçı, ahlaksız, egoist, bencil ve çıkarcı küçük insanlar, orman kanunlarını uygulamaya başlar. Ortalık mafyatik yapılardan geçilmez hale gelir.

İktidarın koruması altına girenler, kamu yöneticilerine her türden “posta” koymaya başlar. Başları sıkıştığında, onları kurtaracak ağabeyleri vardır. Kanunlar uygulanacağına, feodal ilişkiler devreye girer.

Bugün geldiğimiz noktada, devlet içinde güç kullanımını denetleyecek mekanizmalar zayıflatılmış durumda. Meclis hükümeti denetleyebiliyor mu? Yargı denetlenebiliyor mu? Yürütme içinde bir denetim mekanizması var mı? Basın, sendikalar ve muhalefet partilerinin denetimi söz konusu mu? Tabii ki hayır.

Sayıştay raporları ortada kalıyor, kimse üstüne almıyor. Herkesin yaptığı yanına kâr kalıyor. Kamu yönetimindeki denetimsizlik, iktidarın korumasına sığınanları şımartıyor ve pervasız davranışlarını sürdürüyorlar.

Bu denetimsizlik ortamı, kamu yöneticilerini, polisi ve mahkemeleri tedirgin davranışlara itiyor. Kağnı gölgesinde yürüyüp kendi gölgesiymiş gibi yapanlar, bu denetimsizlikten faydalanmaya devam ediyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.