‘Ne Godiva geçer yoldan ne de kimse kör olur!’ / Ece Ataer yazdı

Haftanın bir günü, çoğumuzun yaptığı gibi genellikle eşimle önce pazara sonra da markete gideriz. Haftalık rutinimizi hükümetimizin enflasyon oranına göre özenle belirlediği emekli maaşlarımıza uyarlayarak tamamlamaya çalışıyoruz! Bu tuhaf bir ritüel! Çoğu şeyi unutan bilinç hızlıca bir önceki fiyatları hemen hatırlayıp kıyaslama yapıveriyor. Sözlüklerde “ekleme, katma, üstüne koyma” anlamlarına gelen “zam” sözcüğü birdenbire en önemli sözcüğünüz oluyor. İster istemez sinirleriniz de katlanıveriyor.

Elbette, bu rutini tamamlayan eve gelip aldıklarınızı yerleştirmeniz oluyor. Alım gücümüz o kadar yüksek ki yerleştire yerleştire bitmiyor!  Alışverişten dönünce aldıklarımı dolaplara koyarken sıkılmayayım, bir yandan da televizyonda haberleri izleyeyim dedim. “Zam” sözcüğüne “vergi” sözcüğü de eklenince iyice canım sıkıldı. Kafamdakileri atmak için Instagram’a şöyle bir bakayım dedim, elalem ne yapıyor? Önüme bir paylaşım düştü. Oldukça akıllı, uyanık bir mitoloji atölyesi paylaşmış. Numerolojik olarak 2025 yılına “ermiş kartı” – Ne demekse!” ile giriyormuşuz.  “Tüm sözcüklerin ve eylemlerin arkasındaki anlamı görmeyi, acele etmeden yürümeyi ve içimizdeki Ermiş’in sesini duymayı öğreneceğimiz bir sene olacak! Bu yüzyılın kültürü böyle işliyor. Nabzına göre ha şerbet ha kültür! La havle! Kendi kendime söylendim…. “Her kimsen, bugün benimle niye uğraşıyorsun!”

Zamları, Vergileri Protesto Etmek için Taksim Meydanı’ndan Tünel’e Kadar Anadan Üryan Şöyle Bir Yürüsem mi?

Eskiden Havva anamız da öyle değil miymiş? Arap toplumu da pek kapanmazmış! En sonunda Hz. Muhammed “Ahzap ile Nur Sureleri”ni önlerine koymuş. Bir kadın çırılçıplak Beyoğlu’nda arz-ı endam ederse tüm televizyonlar ardına düşer, elbette fenomen olur! Deli diye, tımarhaneye tıkılma olasılığı da yüksek! Hele hele çırılçıplak bir kadın! Kim cesaret edebilir ki? Ancak bir deli ama sorunlar çıplaklıkla çözülür mü bilmem!

Biliyorsunuz çıplaklık bir şeye dikkat çekmek için protestolarda bir yöntem olarak kullanılır. 1998’de San Francisco’da böyle bir gösteriye denk geldim. Eşcinseller, eşit haklara sahip olmak için çırılçıplak, garip objelerle Golden Gate Köprüsü’nde yürüyüş yapıyorlardı. Gördüğüm manzaraları hayatım boyunca unutacağımı sanmıyorum. ABD, 2012’de, hangi nedenle olursa olsun, kamu alanlarında çıplak dolaşmayı yasaklar. Buna rağmen çıplak protestocular, meclisi basar.

Ukraynalı “FEMEN”leri hatırlayalım. Özellikle seks turizmini protesto etmek için kamu alanlarında üstsüz, bazen de çırılçıplak eylemler yaptılar. 2008’de kurulan grubun amacı Ukraynalı kadınların liderlik yetenekleri ile kültürel, manevi değerlerini geliştirmektir.  Erkek odaklı Ukrayna toplumu onları dikkate alır, imajını değiştirerek kadınlarına fırsatlar tanır.  Kadına şiddet nedeniyle Türkiye’yi Orta Çağ’daki karanlık döneme benzeten Femenler, 2014’te Sayın Cumhurbaşkanımızın oy kullandığı Üsküdar’da, sandık başında seçimleri protesto ederler! Bizimkiler, bakmakla yetinirler! 1903’te aktivistlerin bu yöntemi Kanada’da başlattığı söylenir. 1960’lardan sonra da yaygınlaşır.

Ama İlk başlatan Yüzyıllar Önce “Lady Godiva”dır

Rivayete göre İngiltere Coventry’in Lordu Leofric gücünün esiri olmuş, halkına zulmeden bir hükümdardır. Her geçen gün arttırdığı ağır vergiler, halkının belini bükmektedir.  Lordun aksine güzel olduğu kadar cömertliğiyle de tanınan Lady Godiva, kendini yoksullara, hastalara adayarak halkının sevgisini kazanır.

Lord Leofric’in yine vergileri arttıracağı tutar. Lady Godiva, buna karşı çıkar. Bunun üzerine Lord, ona bir teklifte bulunur. Eğer Lady Godiva, Coventry’in sokaklarını atıyla çıplak gezdiğinde halk sokağa çıkmaz, ona bakmazsa vergileri kaldıracağını söyler. Halkının sevgisine, saygısına güvenen Lady Godiva kocasının yaptığı öneriyi hemen kabul eder.

Lady Godiva’nın atıyla çırılçıplak sokaklardan geçeceği halka duyurulur. Güneşin doğmasıyla sokaklarda ziller çalmaya başlar. İnsanlar büyük bir saygıyla perdelerini, kepenklerini sımsıkı kapatırlar. Sabah erkenden Lady Godiva kadife pelerinini sırtından atar; bembeyaz narin vücuduyla atına biner. Sokaklarda atının ayak sesleri yankılanmaya başlar. Kimse ona bakmaz. Malikânesine döndüğünde şehirden yükselen alkışlar, kulakları sağır edecek kadar yüksektir. Lord sözünü tutar, vergileri kaldırır.

Bu hikâyenin başka bir anlatımında “Thomas” isimli bir adamın ata çıplak binişini izlediği, bunun üzerine kör edilerek öldürüldüğü biçimindedir.  Krala başkaldıran Lady Godiva’nın hikâyesi dilden dile aktarılırken git gide güçlenir.

1926’da Belçika’da, Draps Ailesi Lady Godiva’nın Adını Yaşatmak için El Yapımı Bir Çikolata Atölyesi Kurar

Tutku ile cesaret kavramları çikolatayla birleşir. Şirket, 2007’de 500 milyon dolarlık yıllık satışa ulaşmışken Lady Godiva’yı elden çıkarma kararı alır. Bilin bakalım Lady Godiva’yı kime satar? Ülker grubunu temsil eden Yıldız Holding’e! Tarih bize öyle bir çelme takar ki! Lady Godiva hükmedenin olur.  Üstelik likörlü çikolatalar da alkolsüz satılmaya başlar. Alkol vergisine bir de çikolata vergisine eklenmesin diyerek bizi düşündüler herhalde! Sayın Cumhurbaşkanı’nın Ülker’den ayrıldığı yazıldı ama… 

İsmet Özel’in şiirindeki gibi “Ne Godiva geçer yoldan ne de kimse kör olur!” Kaynak: Aydınlık