CHP Ofsayt’a mı Düştü?

Türkiye, günlerdir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çok sayıda belediye personelinin gözaltına alınması ve ardından tutuklanması sürecini konuşuyor. Bu gelişmelerin ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in çağrısıyla Saraçhane başta olmak üzere birçok yerde toplu gösteriler düzenlendi. Ancak bu gösterilerde olayın yalnızca siyasi boyutu vurgulandı, diğer yönleri ise göz ardı edildi.

Bu olayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir siyasi hamlesi olarak okunması güçlü bir eğilim olarak öne çıkıyor. Normal şartlarda bu gelişmeler, toplumsal muhalefetin daha da genişlemesine neden olabilirdi. Ancak ilginç olan, İmamoğlu’nun masumiyetine inananların sayısının oldukça az olması.

Muhalefetin içinde bulunduğu temel çıkmaz ise “Ama onlar da yapmıştı” diyerek, sadece kendi tarafına yönelik uygulamaların eleştirilmesine odaklanması. Türkiye’de siyasetin artık akla, bilime ve vicdana her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçiyoruz. Eleştirdiğimiz yapıların yöntemlerini benimsemek, içine düşülen asıl açmaz değil mi?

Öte yandan, Özgür Özel’in yabancı devletler ve partilerden iç işlerimize karışmasını istemesi, açıkça dış destek talep etmesi de dikkat çekici bir durum. CHP’lilerin sık sık dile getirdiği “Atatürk’ün partisiyiz” söylemiyle ne kadar uyumludur? Atatürkçülüğün tam zıddı olan Batı’ya tabi olma, NATO ve AB’ye bağlılık mesajları verme politikası, sadece toplumun bir kesimini ikna etmekle kalmıyor, CHP tabanında bile tedirginlik ve kararsızlık yaratıyor.

Erdoğan’ı hâlâ Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) eş başkanı olarak gören, ABD’nin en büyük müttefiki olduğuna inanan ve NATO karşıtı bir duruş sergileyen CHP tabanı, bu söylemlerle açıkça ofsayta düşürülmüştür.

İmamoğlu’nun yabancı büyükelçilerle görüşerek açık bir şekilde “Asıl aradığınız lider benim” mesajı verdiği kamuoyunun malumu. Benzer şekilde, Özgür Özel’in yabancı basın organlarına verdiği demeçlerde “NATO ile müttefikliğimizi güçlendirelim” derken, İngiltere ve Almanya’ya “Bizi yalnız bıraktınız, çok kırgınız” şeklinde çağrılarda bulunması, CHP’de taban ile yönetim arasındaki makasın ne kadar açıldığını gözler önüne seriyor.

Muhalefet sözcülerinin temel sorunu, söyledikleri ile yaptıkları arasındaki tutarsızlık. Bu durum yapısal bir sorun olarak kendini bir kez daha gösteriyor. Söylem ile eylem arasındaki çelişki, inanç ve güven sorununu da beraberinde getiriyor.

Kitlelerin yaşadığı sorunları çözme konusundaki samimiyetleri ile liderlerinin dünyası arasındaki fark ne yazık ki çok büyük. CHP’nin bu siyasi ofsayttan çıkması için önce bu gerçeği kabul etmesi gerekiyor.