Muhalif olmak mı, karşı olmak mı? / Niyazi Koç yazdı
Ülkemizin siyaset yaşamında olsun, toplumsal yaşamda olsun “karşı” olmak ile “muhalif” olmak her zaman karıştırılmıştır. Bu durum tabii ki kavram kargaşasına da yol açmakta birçok kavramın da içi boşaltılmakta birçok kavram unutturulmak istenmektedir.
Karşı olmak ise hep muhaliflik olarak tanımlanmakta, her şeye, her yerde karşı olmak da muhaliflik zannedilmektedir. Zamanla da muhaliflik bir yaşam ve düşünce biçimi olarak ortaya çıkar.
İktidar olmayı hedef olarak koyamayanlara ve anlatmayanlara tabi ki toplum uzaktan gülümseyerek bakacaktır.
Aslında karşı olmak, muhalif olmak da bir kimliktir. Yani ters kimliktir.
Ve de kimliksizliktir. Bir an düşünelim siz kimsiniz, diye soruluyor. Cevap veriyorsunuz, ben iktidara muhalifim, ya da falanca ile filanca kişinin karşısındayım.
Yani her şeye karşıyım diyorsunuz. Çarşı her şeye karşı gibisinden.
O zaman halk, her şeye karşı olan, yani yaygın deyimle müzmin muhaliflere niye güvensin?
İktidarın söylediği her şeye karşı olmayı muhaliflik zannedenler, zamanla iktidar yandaşlığına düşüyorlar, bilmem farkındalar mı?
Muhalif olmak zamanla düşünce ve üretim tembelliğine de yol açıyor. İşin kolayı var iktidarın söylediği her şeye karşı çık muhalif olma görevini yerine getirmiş ol.
Her hangi bir iş yapmaya gerek yok zaten ters iş yap yeterli.
Olayları, gelişmeleri, halkın yaşamını ve taleplerini hiçe say, yok say, muhalif ol yeter! Kafa bir tek her şeye karşı olmaya çalışınca;iktidar olmaya yönelik hiçbir yapıcı, birleştirici bir tavır ortaya çıkmaz. Milletimiz bu olumsuzluğa, çözümsüzlüğe artık illallah dedi ama muhalifler ve her şeye karşıcı’lar anlamak istemiyorlar.
Muhaliflerin, herşeye karşıcılar’ın yeni bir düzen kurmak diye bire sorunları yok.
O zaman da yapıcılar yani devrimci-halkçı kuvvetler ile aralarındaki fark da ortaya çıkmaktadır.
Sürekli muhaliflik, belirsiz isyankârlık, gerçeğe bağlılığa olan inancın yitirilmesi, olumsuzlukta ısrar etmek sonuçta ahlak bunalımına götürür.
Türkiye’de ise sosyal demokratlar ve kimliksiz solcu takımı her gün ve her durumda sözüm ona muhalifliği ve karşı’yı oynuyorlar.
Muhalif olmak, karşı olmak artık onların kimliği olmuştur. Herhangi bir çözüm üretmek, bir görüş ortaya çıkarmak, yeni bir şey üretmek için bir nedenleri yok. Muhalifler ve karşı’cılar kendilerini çözümsüzlüğe mahkûm etmişlerdir.
Zaman içinde çözüm üretemez bir duruma gelirler ve sistemin içinde debelenip dururlar.
Artık onlar için tek yol, iktidara yamanmaktır.
Artık ruhlarının derinliklerine işlemiş olan muhalif kimlik, onları gerçeklerden koparmış, çözüm yollarından uzaklaştırmış ve devrimden, halktan ve ülkeden koparmıştır. Muhalefete kilitlenmişler ve o mevzide de çürümektedirler.
Toplumlar, iktidar hedefi olmayanların peşine takılmaz, onlar yapıcıların ve düzen kuracakların peşine takılır.
Çünkü toplumun derdi, çarkların daha iyi çevrilmesidir, daha insancıl, daha huzurlu, daha refah içinde yaşamaktır. Bu durumda muhaliflerin topluma vereceği bir şey yoktur. Toplum bunlara yüz vermez ve soğuk durur.
Unutmayalım ki; saltanatlar ancak ve ancak devrim ile yıkılır.
Cumhuriyet devrimimiz, bunun en güzel örneği değil midir?