Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana 12°C
Az Bulutlu
Adana
12°C
Az Bulutlu
Pts 14°C
Sal 16°C
Çar 17°C
Per 18°C

Alevi olmak suç mu? / Gaffar Yakınca

Alevi olmak suç mu? / Gaffar Yakınca
20 Aralık 2022 13:15 | Son Güncellenme: 20 Aralık 2022 13:16
A+
A-

“Alevi olmam suçsa… Evet, öyle bir suçum var.” Kemal Kılıçdaroğlu, bu sözleri 2011 yılındaki bir röportajında söylemiş. Kılıçdaroğlu genellikle mezhepsel veya etnik aidiyet gibi konuları gündeme getirmeyen bir siyasetçi ama, şimdi sorulsa yine benzer bir yanıt verecektir sanıyorum.

Çünkü akıl almaz bir pişkinlikle sergilenen İmamoğlu-Akşener tiyatrosunun tam da böylesi bir zemin üzerine inşa edildiği görülüyor. Kemal Bey’e yönelik kumpas, yakıtını hastalıklı bir düşünce yapısından, Alevi düşmanlığından alıyor.

Türkiye’de kafalarına göre bir iktidar isteyen Batılılar, uzunca bir süredir Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmaması gerektiğini söylüyorlar. İleri sürdükleri gerekçe ise Kemal Bey’in Alevi olması!

Bizler bu tezi ilk kez Türkiye’deki bazı ultra-Batıcı ağızlardan duysak da tezin asıl sahipleri dışarıda.

RAND RAPORU

2020 yılında yayınlanan CIA/RAND raporu, muhalefetin Erdoğan’ı yenebilmesi için mutlaka ortak aday çıkarması gerektiğini söylüyor ve aday olarak açıkça Ekrem İmamoğlu’nu işaret ediyordu. Daha önemlisi, raporda ilk bakışta göze çarpmayan bir dipnotta, “Kılıçdaroğlu Alevi olduğu için Erdoğan karşısında şansı olmaz” deniyordu.

Aslına bakarsanız, ABD’nin bu tezi çok daha uzun bir süredir muhalefet tarafından biliniyor ve benimseniyordu. Kılıçdaroğlu’nun kendisi de bu fikre ikna olmuş olmalı ki geçmişte müttefiklerine hep “Alevi olmayan” adayları önerdi.  Ancak yine de konu, açıktan açığa konuşulmuyordu. Ta ki Kılıçdaroğlu, aday olacağının sinyalini verene kadar.

BİR GARİP RÖPORTAJ

Kemal Bey’in Aleviliğine dair tartışmanın başlama vuruşu, Washington merkezli Al Monitor gazetesinde yapıldı. ABD’nin Ortadoğu politikalarına uyumlu bir yayın çizgisi izleyen Al Monitor, 28 Nisan 2022’de Kılıçdaroğlu’nun adaylık ihtimalini değerlendiren bir haber yayınladı. Aslında bu “haber” büyük oranda iki kişinin görüşünden oluşuyordu. Bunlardan biri gazeteci Murat Yetkin, diğeri ise adını daha önce pek duymadığımız Özgür Ünlühisarcıklı adlı biriydi.

Murat Yetkin, “Kılıçdaroğlu’nun kökeninin onu Erdoğan karşısında zayıf düşürebileceğini” söylüyordu. Ünlühisarcıklı ise daha ileri gidiyor “Her şeyden önce O bir Alevi. Bunun olumsuz bir etkisi olacağı kesin” diyordu.

Peki, Al Monitor’un Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili görüşüne başvurulacak iki önemli insandan biri olarak gördüğü Özgür Ünlühisarcıklı kimdi? Gazetenin bildirdiğine göre bu kişi, Alman Marşal Fonu (GMF) adlı bir fon kuruluşunun Ankara temsilcisi. GMF, meşhur ABD dış müdahale aracı Marşal Planı onuruna Alman-Amerikan ortak girişimi ile ABD’de kurulmuş bir yapı. Dünyanın çeşitli bölgelerine “demokrasi getirmek” için para dağıtıyorlar! Parçaları birleştirmeyi okuyucuya bırakıyorum.

ALEVİ TARTIŞMASI ALEVLENİYOR

ABD-Alman fon kuruluşunun işaretini ilk gören Ahmet Şık oldu. GMF temsilcisinin açıklamasından iki gün sonra “Kılıçdaroğlu Alevi olduğunu unutmasın” minvalinde laflar etti. Şık’ın sözlerinden üç gün sonra bu sefer Amberin Zaman, yine Al Monitor’da açıkça “Kılıçdaroğlu’nun Alevi olması büyük bir engeldir” diye yazdı. Bu sırada tartışmaya Levent Gültekin, İbrahim Halil Oral gibi isimler de katıldı. ABD’nin dış politika dergisi Foreign Policy yazarlarından Halil Karaveli, Social Europe’ta çıkan bir yazısında, sözde bilimsel bir anazli yaparak, “bir Alevi’nin seçimi kazanması imkansız” diye yazdı.

Tüm bu söylemlerin ortak hedefi sadece Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engellemek değildi. Aynı zamanda “uygun aday” olarak Ekrem İmamoğlu’nu öne çıkarıyorlardı. İmamoğlu’nun da olur olmaz yerde Sünniliğini ve (kendi tabiri ile) “Müslümanlığını” vurgulaması da aynı oyunun bir parçasıydı.

ALEVİ’YE LAYIK GÖRÜLEN ROL

Saraçhane’deki tiyatroyu işte bu gerçekler ışığında okumak lazım. Akşener – İmamoğlu ikilisi, belli ki seçmenin aklını pek küçümsüyor. “Alevi genel başkanının önünün kesilmesi” ajandasının görülmeyeceğini zannediyor. Burada -sadece Alevilere değil- tüm yurttaşlara dayatılan önerme şudur: Bizim yüksek hedeflerimiz için gerekirse kimliğinizden ve değerlerinizden vazgeçmelisiniz!

Konu Kılıçdaroğlu’nun şahsiyeti değil Alevi olması. Çünkü emperyalistler Alevileri ülkenin asli unsuru olarak görmüyorlar. Onlara “kullanışlı azınlık” rolünü vermek, istedikleri zaman iktidar oyunlarında kullanacakları bir “rezerv” muamelesi yapmak istiyorlar.

Bu son olay gösteriyor ki sözde “muhalif” siyasetçilerin kafalarındaki Alevi algısı da bundan farklı değil. Dindarların, muhafazakarların “bir Alevi ülkeyi yönetemez” dediğini duymuyorsunuz ama güya solcu ve demokrat geçinenler Alevi’den -bırakın cumhurbaşkanını- aday bile olmaz diyorlar!  Sureti haktan görünerek güya Erdoğan’a karşı seçim kazanmanın kesin bir formülünden söz ediyorlar. Ama asıl problemin kendi kafalarındaki Alevilere dair saplantılar olduğunu anlamak hiç de güç değil. (Kaynak: Aydınlık Gazetesi)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.