Hikmet Çiçek yazdı: “Çandar bana neyi hatırlattı” / Hikmet Çiçek yazdı
“AKP’yi yıllarca destekleyen Cengiz Çandar ‘hortladı’. Yetmez ama evet”çiler birden bire saklandıkları yerden çıktılar.
“Kılıçdaroğlu’nun Meclis konuşmasındaki sözleri en çok 2010 referandumunda Yetmez Ama Evet oyu veren Cengiz Çandar’ın destek vermesi sosyal medyada gündem oldu. Çandar’ın tweetini görenler ‘Yetmez ama evetçiler birden bire neden saklandıkları yerden çıktılar.’ demekten kendilerini alamadı.”
Yeni Çağ gazetesi 11 Ocak 2023 günü böyle yazdı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önceki günkü grup konuşmasında, “Açık söylüyorum; biz değiştik, biz halkın partisiyiz. Biz hangi yanlışları terk ettiysek artık saray tam odur. Statükocu, antireformcu, antiözgürlükçü Kenan Evren kafasına geldiler bunlar. Tamamı Kenan Evren’in hizasındalar” demişti.
Oda TV’de yer alan habere göre, bu sözlere liberal camiadan büyük destek gelirken, Atatürkçü kesimler ise sert tepki gösterdi.
En büyük desteği yurtdışında bulunan Gazeteci Cengiz Çandar verdi. Çandar sosyal medya hesabından, “Bravo Kılıçdaroğlu! Bugünkü unutulmaz konuşman için. Tekrar tekrar bravo Kılıçdaroğlu” diye yazdı.
Yıllarca “ölü taklidi” yapan Yetmez Ama Eve’çilerin ortaya çıkması “Nereden çıktı bu YAE’ciler” yorumlarını da beraberinde getirdi.
Gelin şu YAE’cileri daha yakından tanıyalım.
2008 yılındayız. Fethullahçı terörün en azgın olduğu günler. Yurtsever sivil ve asker aydınlarımızla birlikte Silivri Cezaevi’ndeyiz. Özgür olmamıza daha altı yıl var!
Tarih: 12 Ağustos 2008. Yandaş basının ve televizyonların birinci haberi, 300 “aydının” imzaladığı bir bildiri. Bildiride Ergenekon Davası’nın karartılmaması, aksine derinleştirilmesi isteniyor.
68’i profesör 100 akademisyen, 14 baro başkanı, hukukçular, sivil toplum kuruluşu yöneticileri, insan hakları kuruluşlarının eski ve yeni başkanları, sanatçı, yazar ve gazetecilerin bulunduğu 300 “aydın”, FETÖ mahkemelerine çağrı yapıyor: “Ergenekon soruşturmasını bütün boyutları ve uzantılarıyla ele alın, silahlı kuvvetler başta olmak üzere bütün devlet kurumları ellerindeki bilgi ve belgeleri konunun aydınlığa kavuşturulması yönünde değerlendirin.”
O 300 “aydın”, Ergenekon ve benzeri tertipleri “demokrasi güçlerinin önünde bir fırsat olarak değerlendirdiklerini, konunun takipçisi olacaklarını” söylüyorlar.
“Ergenekon karartılmasın, derinleştirilsin” ne demek? Silivri zindanına tıktığınız aydınlar oradan çıkamasınlar, orada ölsünler demek!
Bildirinin tam metnini ve imzacıların listesini internetten bulabilirsiniz.
BU KEZ AKP’YE DESTEK
İki yıl sonra. Eylül 2010. Gene benzeri isimler. Kendilerine “Yetmez ama Evet”çi dediler. 12 Eylül 2010’da yapılacak Anayasa referandumu öncesinde bu kez AKP’ye destek veriyorlardı.
AKP ideologu Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can, bir yanına Oral Çalışlar’ı, diğer yanına Oya Baydar’ı almış sırıtıyor. Listede kimler yok ki: Ahmet Kekeç’ten, Alper Görmüş’e, Atilla Aytemur’dan Aydın Engin’e, Emre Aköz’den, Ergin Cinmen’e, Ömer Laçiner’den, Roni Margulies’e kadar yüzlerce isim… Gene merak edenler, “Yetmez ama Evet”çilerin tam listesini internetten bulabilir.
ABANT MÜDAVİMLERİ
Geldik bu güne.
FETÖ’nün ‘Solcuları’ kitabımda isimleri geçen 48 kişi kitapta, “Abant Müdavimleri” olarak adlarının geçtiğini, Abant toplantılarıyla bir ilgilerinin olmadığını belirten bir açıklama yaptılar.
Yazarın ve kitabı basan Kırmızı Kedi Yayınevi’nin kendilerinden özür dilemesi çağrısında bulundular. “Fetö’nün ‘Solcuları’ kitabımı “hangi karanlık odakların hangi amaçlarına hizmet ettiği belirsiz” olmakla suçladılar. Yazılanları “tümüyle yalan” ilan ettiler. Kendilerini “hedef” gösterdiğimi ileri sürdüler. Kısacası, “Abant toplantıları ile hiçbir ilgimiz yok” dediler.
ABANT’A GİTMEDİNİZ AMA…
Defalarca açıkladım. “Abant müdavimliği” cemaatin çeşitli etkinliklerinde boy gösterenlerin tümünü kapsayan simgesel bir kavram.
Abant toplantılarına hiç katılmadınız ama “Ergenekon karartılmasın” diyen o rezil bildiriyi utanmadan imzaladınız!
Abant toplantılarına hiç katılmadınız ama FETÖ’nün Ergenekon kumpasına destek verdiniz. FETÖ’ye müridinden çok daha değerli hizmet verdiniz.
“Ergenekon iddianamesi ahtapotun kollarından birini yakalamıştır. Ancak, diğer kollara ve gövdeye ulaşmakta kendini sınırlamış kaygısı uyandırmaktadır” diye yazdınız.
Abant toplantılarına hiç katılmadınız ama “bu davayla Susurluk ve Şemdinli’de kaçırılan fırsatı yakalama olanağı doğabileceğini” söylediniz.
Abant toplantılarına hiç katılmadınız ama “İnsan haklarına dayalı bir ülkede yaşamak isteyen herkesi davanın takipçisi olmaya” çağırdınız.
FETÖ Savcısı, şimdi firari Zekeriya Öz’ün hazırladığı Ergenekon iddianamesini, “Ergenekon İddianamesi özünde çok önemli suç iddiaları ve belgeleri içermektedir” diye övdünüz. Kumpası, “temiz toplum olma yolunda” bir adım diye alkışladınız.
ABC sırasıyla, Adalet Dinamit’le başlayan ve Viki Çiprut’la biten 48 isim!
Bildiriye imza atanlardan Ergin Cinmen, Gençay Gürsoy, Lale Mansur ve Oya Baydar aynı zamanda “Yetmez ama Evet”e de imza atmışlar.
“DÖNEKLER”
Hasan Yalçın, “Dönekler” kitabında şöyle der:
“Dönek, kendini önemsizleştirmiş adam demektir… Dönmek, beynin ve vicdanın satılmasıdır. Tamamen ve toptan, bir evin içindeki eşyalarla birlikte satılması gibi… Dönmek kişiliğin kırılmasıdır… Hangisi daha aşağılayıcı ve acımasızdır acaba; yüzün ameliyatla değiştirilmesi mi, yoksa ruhun teslim alınıp dönekleştirilmesi mi? İtirafçı, boyun eğmek zorunda kaldığını öne sürebilir. Dönek ise bıçağın altına gönüllü yatmış adamdır.” (Kaynak Yayınları, Dördüncü Basım, Ağustos 2006)
KULLANIŞLI APTALLAR!
FETÖ’nün aydın kadrosu bu türden “solculardan” oluştu. FETÖ, bir zamanların sosyalist aydınlarını satın almış ve onları ön cepheye sürmüştür. FETÖ, çürüyen bir sistemin, kapitalizmin ürünüdür. Çürüyen sistem kendi aydınını üretemez. Onun için FETÖ, sosyalist aydın döküntülerini kırpıp yıldız yapmak zorunda kalmıştır.
Kendilerini“Yetmez Ama Evet” olarak adlandırmışlardı.
Eski solcu olmanın bir piyasası vardır. Sistem, eski solcularla kendini taçlandırır. Eski solcuyu kullanmanın karşılığını da öder. Böylece, “kendini kullandırma”, paraya tahvil edilir.
Bütün dünyada böyle kişilere “kullanışlı aptallar”, bu tutuma da “kullanışlı aptallık” deniyor.
Milliyet yazarı Kadri Gürsel “yetmez ama evet”çileri üçe ayırmıştı: (6 Eylül 2010) “1) AKP gemisine eskiden binmiş ve çıkar bağı kurmuş olanlar 2) Solun başaramadığı “müesses nizamı yıkma” işi belki Kürt hareketi ya da İslamcılar tarafından halledilir diye bekleyenler 3) Her iki özelliği aynı siyasi karakterde bütünleştiren “Yandaşlaşmış travmatikler”, yani en fanatikler.
“Yetmez Ama Evet”çiler bakın ne naneler yumurtladılar:
Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) Genel Başkanı Doğan Tarkan:
“Evet” deyince elbette her şey birdenbire değişmeyecek ama bir adım atmış olacağız. Bu anayasa hiçbir şekilde yeterli değil ama istediğimiz anayasa için bir adım daha ilerleyebileceğiz.
Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nden Doç. Dr. Bekir Berat Özipek: “Tartışmalar paketin içeriğine yönelik olmalı. Bu anayasa değişikliğinin iktidara yarayacağı söyleniyor. Elbette iktidara da yarayacak ama bize de yarayacak.”
Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) Parti Meclisi üyesi Atilla Aytemur:
“Gönül isterdi ki zorunlu din dersleri kaldırılsın, Kürt sorununa çözüm hazırlayacak gerekli yasal düzenlemeler yapılsın. Ama AKP bunu yapmadı. Yanlış tutum aldı. Yarın daha iyi başka bir anayasa için bu anayasaya “evet” .
Eski İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman:
“Askeri yargının sınırlarının daraltılması ve adli yargıya verilmesi nedeniyle yetmez ama evet diyorum.”
Toplantıya katılamayan konuşmacılardan Prof. Dr. Baskın Oran da görüntülü mesajla salona seslendi:
“Burada AKP ve CHP’yi oylamıyoruz. AKP’yi referandumla değil seçim zamanında oylayacağız. Biz de biliyoruz AKP’nin paketi makyaj yaparak sunduğunu, yetersiz olduğunu. Ama bir daha böyle bir fırsat ele geçmeyecek. ‘Hayır’ ya da ‘boykot’ diyenler, AKP üzerinde baskı yapmanın tek yolunu kaçıracaklar.”
Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan:
“Kemalist, Türkçü, laikçi bir düzen yıkılıyor, yerine eşitlikçi bir düzen geliyor. Çok önemli olan bu eşiği atlatabilirsek yeni bir anayasa için de adım atabiliriz.”
Yüzleşme Derneği Başkanı Cafer Solgun:
“Yıllarca 15. Maddenin kaldırılması için mücadele ettik. Şimdi neden bu sözümüzü yiyoruz. Cunta anayasasına “hayır” demek için bu değişikliğe “evet” demeliyiz.”
DSİP’ten Roni Margulies:
“Millet askerin anayasasını ben bozarım deyince oylarıyla askere nanik yapmış olacak.”
Habertürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca:
“Neden “evet” dememiz gerektiğini bu son YAŞ sürecinde de gördük. Asker artık haddini bilsin diye “evet” diyeceğim.”
Doç. Dr. Ferhat Kentel:
“Hayır” diyenler kurulu düzeni muhafaza etmek istiyor. Bu da belki de korkudan ileri geliyor.”
Toplantıya katılanlara arasında dansçı Zeynep Tanbay ve Sezai Temelli de yer alıyordu.
REFERANDUM 2010
“Yetmez ama Evet”çiler, referandumun “Bir sonraki anayasanın yapılabilmesi için bir fırsat” olduğunu söyledi. Prof. Dr. Oran, “Biz de biliyoruz AKP’nin paketinin yetersiz olduğunu. Ama bir daha böyle bir fırsat ele geçmeyecek” dedi.
Cumhuriyet’in 5 Ekim 2021 günlü haberine göre, Orhan Pamuk, Nilüfer Göle, Edhem Eldem ve Seyfettin Gürsel, Fransa’da düzenlenen bir panelde 2010 anayasa referandumunda ‘yetmez ama evet’ dedikleri için pişman olup olmadıkları yönündeki soruyu yanıtladılar.
VOA’dan Arzu Çakır’ın haberine göre, bu kişilere “2010 yılında Anayasa referandumuna ‘Yetmez ama evet!’ deyip oy vererek, Türkiye’nin bu günlere gelmesine katkı yaptınız. Pişman mısınız?” sorusu yöneltildi.
Panele New York Columbia Üniversitesi’nden video konferans yöntemiyle katılan Orhan Pamuk, “Ben bu soruyu yanıtlamaktan kaçınıyorum. Çünkü milliyetçi laik çevre ve kurumlar tarafından çok fazla cezalandırıldım ve işkence gördüm. Belki Paris’teki şu vaktin tadını çıkarmalıyım” diyerek soruyu yanıtlamadı.
Nilüfer Göle ise “O dönemde, Türkiye’nin AB üyeliğine inanıyorduk. Büyük bir coşku, mutluluk (öfori) içindeydik. Bazı şeyleri değiştirebileceğimizi düşünüyorduk” dedi.
Panelin düzenleyicisi Edhem Eldem de “Genelde Berlin duvarının yıkılmasıyla beraber, dünyada bir coşku ortamı vardı. AB üyeliği de bizim için coşkulu bir gelişmeydi. Bana göre, Nilüfer’in de söz ettiği problem, bizi ‘kullanışlı aptallar’ diye tanımladıkları söylem” dedi.
Prof. Dr. Seyfettin Gürsel de “Hepimiz demokrasi mücadelesi için AB’ye girişi destekledik” diye konuştu.
O GÜNLER
Gelin o günleri bir anımsayalım.
AKP iktidarı, 2010 yılında Türkiye’yi kapsamlı bir anayasa değişikliği referandumuna götürdü. Bu referandum, Türkiye tarihindeki referandumların altıncısıydı. 12 Eylül 2010 referandumu, siyasi olarak gerilimli bir süreçte yapıldı. 2008 yılında AKP’ye kapatma davası açılmış, aynı yıl Ergenekon tertibi başlatılmıştı. 2009’da AKP’nin “Kürt açılımı” kotarılıyordu. 2010 başında ise “Balyoz darbe planı” kumpası Türkiye’nin gündemine giriyordu.
AKP’nin anayasa değişikliği taslağı bu atmosferde hazırlandı. Taslağa göre Anayasa Mahkemesi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Yüksek Askeri Şura (YAŞ) yeniden yapılandırılıyordu. Askeri yargının görev alanı yeniden belirleniyor, ‘Kamu Denetçiliği Kurumu’ (ombudsmanlık) oluşturuluyordu.
CEPHELER
Referandumda “Evet” cephesinin başını çeken AKP’nin yanında Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi bulunuyordu. Devrimci Sosyalist İşçi Partisi de “evet” diyordu. AKP, referandumun 12 Eylül’le ve “vesayetçi anlayışla hesaplaşmak” olduğunu iddia ediyordu.
“Hayır” cephesinin başında CHP, ikinci güç ise MHP’ydi. Diğer sol partiler de bu cephedeydi.
MEZARDAKİLERE BİLE ‘EVET’ OYU KULLANDIRMAK
Kampanya sırasında FETÖ taraftarları da “Evet” için çalışma yürüttü. Fethullah Gülen yandaşlarını şu sözlerle “Evet” için çalışmaya çağırıyordu:
“Onların içinde önemli, hayati, bir kısım cellatlıkların bir yönüyle, bir kısım vesayetlerin önünü almaya matuf bir iki madde bile olsa, bence değil yani hayatta olan insanlar, kadınıyla erkeğiyle, çoluğuyla çocuğuyla, dünyanın dört bir yanına dağılmış insanlarıyla, imkân olsa, mezardakileri bile kaldırarak, o referandumda ‘Evet’ oyu kullandırmak lazım. Mezardakiler bile kalksın, ben zannediyorum ki kalkarlar da, ben zannediyorum ruhları koşar da.”
‘YETMEZ AMA EVET’ KAMPANYASI
2010 referandumu sürecinde liberal solcular, sonradan çok tartışılacak olan bir kampanya başlattılar: “Yetmez Ama Evet”.
“Yetmez ama evet”çiler 28 Ağustos’ta İstanbul-Taksim’de yaptıkları yürüyüşte, İstanbul Barosu önünden geçerken “Darbeci Baro” sloganı atıyorlardı.
İstiklal Caddesi üzerindeki CHP Beyoğlu İlçe Başkanlığı’nın penceresine “Amerika’nın Hayırlı, Türkiye’nin Hayırsız Evlatları, Tarih Sizi Affetmeyecek” pankartı asılıyor ve korteje “Hayır” bildirileri atılıyordu. “Yetmez ama evet”çiler buna “Darbeci CHP” sloganıyla karşılık veriyordu.
Seçmenin yüzde 57,88’si “Evet”, yüzde 42,12’si “Hayır” diyerek yeni anayasayı kabul etmişti.
Taraf: “Halk yönetime el koydu” başlığıyla çıkıyordu. Zaman “Demokrasinin zaferi” derken, Bugün gazetesi de “Milletin darbesi” başlığını tercih ediyordu. AKP ve FETÖ’cü medyanın diğer manşetleri de farklı değildi.
ERDOĞAN’IN BALKON KONUŞMASI
Cumhuriyet ise Başbakan Erdoğan’ın yaptığı konuşmada Fethullah Gülen’e teşekkür etmesine dikkat çekiyor ve haberi “Okyanus ötesine selam” başlığıyla veriyordu.
Başbakan Tayyip Erdoğan konuşmasında uzun bir teşekkür listesi hazırlamıştı:
“Bu anayasa paketine destek veren CHP’li kardeşlerimi kutluyorum, MHP’li kardeşlerimi kutluyorum, BDP’li kardeşlerimi kutluyorum. Tehditlere aldırmadan sandığa giden kardeşlerimi kutluyorum. Başından itibaren ‘Evet’ diyerek desteğini ortaya koyan Saadet Partili kardeşlerimi kutluyorum. BBP’li kardeşlerimi kutluyorum. Bağımsız Ülkücüler’i kutluyorum. Türk aydınlarını, Devrimci Solcu İşçi Parti’li arkadaşlarımı kutluyorum, liberalleri kutluyorum. AK Parti’ye gönül veren sevdasını veren AK Parti’li kardeşlerimi kutluyorum. Sürecin içerisinde TOBB Başkanı’nın yaptığı açıklama… Kendilerini kutluyorum. Hak-İş Konfederasyonu, Memur-Sen’i başından itibaren verdiği destek nedeniyle kutluyorum. STK’lar olarak destek verenleri özellikle kutluyorum. Genç Sivilleri kutluyorum.”
FETÖ’YE TEŞEKKÜR
Erdoğan’ın Gülen Hareketi’ne teşekkür ettiği şu sözleri de dinleyiciler tarafından alkışlarla karşılanıyordu:
“Dünyanın dört bir yanından, Okyanus ötesinden bu sürece destek veren tüm kardeşlerimi de kutluyorum.”
Yoğun alkış üzerine Erdoğan şöyle diyordu:
“Ne yapalım, okyanus ötesine mesajlar olduğuna göre, bizim de bu mesajı verenlere bir mesajımızın olması lazım.”
“SAPINA KADAR ‘EVET’İM!”
Ülkede dinci-faşizan bir rejimin kurulması yolunda atılan en büyük adımlardan biri olan 12 Eylül 2010 anayasa referandumunda, AKP’nin anayasa değişiklik paketinin Meclis’te görüşülmesi sırasında, “sosyalistleri” temsil ettiğini iddia ederek TBMM’ye giren Ufuk Uras, AKP’lilerin alkışları arasında “evet” oyu kullandı.
Uras, referandumda “Ergenekoncuları sevindirmemek” gerektiğini söylüyordu. Uras, “Yetmez ama evetçi” bile değildi, doğrudan “evetçi”ydi.
Uras, “Sapına kadar Evet’im!” diyor ve şöyle devam ediyordu: “Bir yetmez, iki defa ‘evet’ diyeceğim. Hayır demek, solu sol yapan değerleri inkâr etmektir.”
O dönemde ÖDP, İşçi Partisi, TKP, EMEP, Halkevleri vb. “hayır” cephesi içinde yer alırken, Ufuk Uras, Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarının sözcüsü gibi davranıyor, solla kalan son bağlarını da koparıyordu.
Gazeteci-yazar Merdan Yanardağ, “Liberal İhanet” adlı kitabında şöyle diyor:
“Uzun süre Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanlığı da yapan Ufuk Uras, kendisinin ülke genelinde tanınmasını sağlayan bu göreve, hak ettiği ve liderlik yetenekleri nedeniyle değil, partideki gruplar arasındaki rekabet yüzünden, söz konusu yapılardan birine ait olmayan, bu anlamda ‘vasatı temsil eden’ bir kişi olduğu için tesadüfen seçilmişti.” (Merdan Yanardağ, Liberal İhanet, Kırmızı Kedi Yayınları, 8. Basım, Haziran 2019)
ESKİ SOLCULAR
Fethullahçı medyanın demirbaşları, Fethullahçılar tarafından çok parlatılan siyasetçilerden biri ÖDP’nin eski genel başkanı “solcu” Ufuk Uras, diğeri Ertuğrul Günay’dı.
Ahmet Altan Fethullahçı Taraf gazetesinin, kuruculuğunu yapmış eski solculardı.
İsmet Berkan yönetimindeki Radikal gazetesini hatırlayınız. Gazete, ‘Ergenekon’un tetiği’, ‘Ergenekon’da aşk oyunu’, ‘Ergenekon-Hizbullah bomba dostluğu’ gibi rezil haberlerle doluydu.
Fethullahçı etkinliklerin demirbaşı eski solcular arasında kimler yoktu ki?
“Solcu” akademisyenler:
Mete Tunçay, Şahin Alpay, Baskın Oran, Murat Belge, Mehmet Altan, Asaf Savaş Akat, Eser Karakaş, Ahmet İnsel, Nuray Mert, Nur Vergin, Ferhat Kentel…
“Solcu” yazar ve gazeteciler:
Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Ömer Laçiner, Hilmi Yavuz, Cüneyt Ülsever, Oral Çalışlar, Gülay Göktürk, Aydın Engin…
“Gerçek vatan sevgisini Fethullah Gülen Cemaati’nde gördüm” diye yazıyordu, Habertürk yazarı Serdar Turgut.
“Solcu” siyasetçiler:
Erdoğan Toprak, Muhammed Çakmak, Tarhan Erdem, Binnaz Toprak, Sezgin Tanrıkulu, Zafer Üskül, Reha Çamuroğlu, Masum Türker…
FETÖ böyle “solcuları” pek severdi.
Mete Tunçay neden Abant Platformu’na başkanlık etti? Cengiz Çandar, Altan kardeşler, Toktamış Ateş, Şahin Alpay, Gökçe Fırat ve benzerleri neden Fethullah Gülen’e angeje oldular? Gülen’in ABD’nin öngördüğü Büyük Ortadoğu Projesi’nin, “Ilımlı islâm”ın taşıyıcısı olduğu için mi?
YETMEZ AMA EVETÇİLER LİSTESİ
- Abdullah Kılıç
- Abdullah Yeğin
- Abdurrahman Dilipak
- Abdülkadir Konukoğlu
- Abdüllatif Şener
- Adalet Ağaoğlu
- Ahmet Altan
- Ahmet Gündoğdu
- Ahmet İnsel
- Ahmet Kekeç
- Ahmet Özhan
- Ahmet Şen
- Ahmet Ulu
- Ahmet Yenilmez
- Alev Erkilet
- Ali Ağaoğlu
- Ali Bulaç
- Ali Dumankaya
- Ali Nesin
- Alper Görmüş
- Arif Ali Cangı
- Arife Köse
- Atilla Aytemur
- Avi Haligua
- Aydın Engin
- Aydın Menderes
- Ayhan Aktar
- Ayhan Ogan
- Ayşe Günaysu
- Ayşe Hür
- Ayşe Kadıoğlu
- Bahri Bayram Belen
- Baskın Oran
- Bayram Bozyel
- Bedirhan Gökçe
- Bekir Berat Özipek
- Bekir Ersin
- Birsel Dur Acık
- Bülent Akarcalı
- Bülent Somay
- Cafer Solgun
- Can Paker
- Celal Yıldırım
- Cem Özdemir
- Cemil İpekçi
- Cengiz Aktar
- Cengiz Algan
- Cengiz Çandar
- Çağatay Anadol
- Demiray Oral
- Deniz Türkali
- Derya Sazak
- Dilek Kurban
- Doğan Tarkan
- Doğu Ergil
- Ediz Hun
- Emel Müftüoğlu
- Emine Şenlikoğlu
- Emre Aköz
- Emre Belözoğlu
- Erdağ Aksel
- Eren Keskin
- Ergin Cinmen
- Ergun Özbudun
- Erol Katırcıoğlu
- Ertuğrul Günay
- Eser Karakaş
- Esra Mungan
- Eşref Erdem
- Fadime Özkan
- Fatma Müge Göçek
- Fehmi Işıklar
- Ferhat Kentel
- Fermani Altun
- Fettullah Gülen
- Fikret Adanır
- Fuat Keyman
- Garo Paylan
- Gençay Gürsoy
- Görkem Yeltan
- Gülçin Avşar
- Gülden Sönmez
- Gülten Kaya
- Gürbüz Özaltınlı
- Hale Soygazi
- Halil Berktay
- Halil Ergün
- Halit Çelik
- Hamit Bozaslan
- Hasan Celal Güzel
- Hasan Cemal
- Hasan Say
- Hasan Subaşı
- Hayko Bağdat
- Hayrettin Karaman
- Hayrullah Çalık
- Hilal Kaplan
- Hilmi Yavuz
- Hüsametin Karakelle
- Hüseyin Gülerce
- Hüseyin Hatemi
- İbrahim Tatlıses
- İpek Çalışlar
- İskender Pala
- İsmail Beşikçi
- İsmail Gülle
- İştar Gözaydın
- Jale Mildanoğlu
- Kadir İnanır
- Kenan Işık
- Kerem Kabadayı
- Kezban Hatemi
- Lale Mansur
- Leman Yurtsever
- Leyla İpekçi
- M Salih Kılı
- Markar Esayan
- Mehmet Ali Birand
- Mehmet Altan
- Mehmet Fırıncı
- Mehmet Keçeciler
- Mehmet Rasgelenler
- Mehmet Salih Kılıç
- Mehmet Tezkan
- Mehmet Uçum
- Melih Altınok
- Mete Tunçay
- Metin Şentürk
- Metin Tarhan
- Mithat Sancar
- Muhsin Kızılkaya
- Murat Aksoy
- Murat Belge
- Murat Yalçıntaş
- Mustafa Çalık
- Mustafa Destici
- Mustafa Erdoğan
- Mustafa Paçal
- Mustafa Seyrek
- Mustafa Şentop
- Mücteba Kılıç
- Mümtazer Türköne
- Nabi Yağcı
- Necmiye Alpay
- Nevzat Tarhan
- Nihal Bengisu Karaca
- Nihat Doğan
- Nilüfer Göle
- Numan Kurtulmuş
- Oral Çalışlar
- Orhan Gencebay
- Orhan Pamuk
- Osman Can
- Oya Baydar
- Ömer Cihad Vardan
- Ömer Laçiner
- Perihan Mağden
- Ramiz Ongun
- Reha Muhtar
- Reşat Petek
- Rızanur Meral
- Rojin
- Rona Yırcalı
- Roni Margulies
- Salih Tuna
- Salim Uslu
- Sami Evren
- Sanem Altan
- Sermet Erkin
- Seydi Fırat
- Sezai Temelli
- Sezen Aksu
- Sırrı Sakık
- Sinan Çetin
- Sinan Özbek
- Şahin Alpay
- Şanar Yurdatapan
- Şenol Karakaş
- Şükrü Öztürk
- Taner Akçam
- Taner Ziya Koçak
- Tatyos Bebek
- Tuğbay Öz
- Turgay Oğur
- Turgut Tarhanlı
- Turgut Türksoy
- Ufuk Uras
- Ümit Kardaş
- Ümit Kıvanç
- Ümit Şahin
- Vehbi Dinçerler
- Volkan Akyıldırım
- Yalçın Ergündoğan
- Yalçın Topçu
- Yasemin Çongar
- Yasemin Göksu
- Yeşim Salkım
- Yıldıray Oğur
- Yıldız Önen
- Yıldız Ramazanoğlu
- Yılmaz Ensaroğlu
- Yılmaz Odabaşı
- Yücel Sayman
- Zaycan Akış
- Zeynep Tanbay
- Ziya Halis
ERGENEKON TERTİBİNE DESTEK DİLEKÇESİNDEKİ 42 YETMEZ AMA EVETÇİ
- Ahmet İnsel
- Ali Nesin
- Aydın Engin
- Ayhan Aktar
- Ayşe Hür
- Ayşe Kadıoğlu
- Bahri Bayram Belen
- Baskın Oran
- Celal Yıldırım
- Cengiz Aktar
- Çağatay Anadol
- Derya Sazak
- Doğu Ergil
- Erdağ Aksel
- Ergin Cinmen
- Erol Katırcıoğlu
- Ferhat Kentel
- Fikret Adanır
- Fuat Keyman
- Halil Berktay
- Halil Ergün
- Lale Mansur
- Leyla İpekçi
- Markar Esayan
- Mehmet Altan
- Mithat Sancar
- Murat Aksoy
- Murat Belge
- Nabi Yağcı
- Necmiye Alpay
- Oya Baydar
- Ömer Laçiner
- Sami Evren
- Şanar Yurdatapan
- Taner Akçam
- Tatyos Bebek
- Turgut Tarhanlı
- Ümit Kardaş
- Ümit Kıvanç
- Yalçın Ergündoğan
- Yılmaz Ensaroğlu
- Yücel Sayman
YETMEZ AMA EVETÇİLER PİŞMAN MI?
Roni Margulies
Ben hâlâ ‘evet’çiyim.
Ufuk Uras
“Referandumda ‘yetmez ama evet’ dediğimizi zanneden cahiller sürüsünü blokta eğitime yolluyorum, hem araştırmazlar hem de kifayetsizler. Bir yetmez, iki defa ‘evet’ diyeceğim.
Ömer Laçiner
“Ben dar kafalı diye, yetmez ama evet diyenleri ikide bir de eleştirenlere diyorum.”
Hasan Cemal
Yetmez ama evet tavrından dolayı pişman mısın? Hayır. Eğer Erdoğan yarın demokratik değerler konusunda doğru yolu bulursa, onu yine destekler misin? Evet.
Cengiz Çandar
‘Yetmez ama evet’ tavrı göstermek, ömür boyu aşağılanmayı ve alay edilmeyi kabullenmek anlamına gelir.
Ahmet Kekeç
Bugün de olsa “Yetmez ama evet” derim “Kandırıldık” demiyorum, hesapsızca abandık
Cafer Solgun
Böyle olacağını bilseydim boykot ederdim
Osman Can
Bugünkü aklım olsaydı muhtemelen yine yetmez ama evet derdim,
Aydın Engin
Ben “Yetmez ama evet” değil, doğrudan “evet” dedim.
Baskın Oran
O referandumunun maddeleri mükemmel değildi, bu yüzden ‘yetmez ama’ dedik. Hem askerin baskısından kurtulmak, hem de sivil yönetime geçmek istiyorduk.
Mustafa Paçal
Evet dediğim için pişman değilim.
Ferhat Kentel
O koşullar bugün olsa, o aktörler aynı söylemlerle konuşsalar, yine aynı tavrı sergilerdim.
Oral Çalışlar
Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Evet dediğim için pişman değilim. O günkü tutumumu sahipleniyorum.
Halil Berktay
2010’daki tavrımızdan dolayı şimdi eleştirilmemizin açık geri zekalılık olduğunu düşünüyorum. Böyle konuşanlar siyaset nedir, nasıl yapılır, demokrasi mücadelesi nasıl verilir, gerçek siyaset dünyası nasıl bir dünyadır bilmiyorlar”
Ali Bayramoğlu
Referandumu destekleyen isimlere yönelik getirilen eleştiriler manasız. Bunlar siyasal pozisyonlarla ilgili eleştiriler. Bu eleştirileri ilkel buluyorum ve önemsemiyorum”
Nilüfer Göle
“Tam bir coşku içindeydik, naif bir şekilde Türkiye’nin batılılaşacağına inandık”
Edhem Eldem,
“Bizi “kullanışlı aptallar” olmakla itham ettiler ve batı gözünde bu rejimi meşru kılmakla suçladılar. Ancak biz gerçekten bir şeyleri değiştireceğimize inandık”
Seyfettin Gürsel
“AB’ye girerek, acı çekmeden, hızlı bir şekilde demokratikleşeceğimize inandık. Ama yanıldık”
Orhan Pamuk,
“Ben bu soruyu yanıtlamaktan kaçınıyorum.”
Adalet Ağaoğlu
Biz Anayasa Mahkemesi’nin eski raportörü Osman Can’ın peşine takıldık referandum sürecinde. Pişmanlığım bu. Ona kandık o süreçte. Bu yüzden hâlâ başımı duvarlara vuruyorum.”
Cemil İpekçi
Yetmez ama evet dediğimde de Sayın Tayyip Erdoğan’ın gerisini getireceğini düşünmüştüm, meğer sanatçı olmamın hayali imiş.
Hayko Bağdat
“Yetmez ama evet dedik. Hatta şahsen ben sloganın mucidi olmakla övündüm zaman zaman… Eğer ki yaşananlarda sorumluluğum var ise: Allahım kör et beni.”
Murat Belge
“Bütün bu olanlar bir kandırmaca haline geldi sonunda. Ben de doğrusu kendimi kandırılmış hissediyorum. ‘Elim kırılaydı da oy vermeseydim’ diyecek halim yok. O zamanın şartlarında doğru davrandığımı düşünüyorum.
Oya Baydar
“Biraz da sazanlık vardı işin içinde. Ama şimdi dersimi aldım. Geç oldu, aldım”.
Ümit Kıvanç
Dindarlara güvendim. Dindarlara dayanan bir iktidarın en azından bazı pislikleri yapamayacağına dair inancım vardı. Bunların çoğunun, iktidarı bulunca o güne kadarki hayatlarını kolayca satıvereceklerine ihtimal vermedim.”
Perihan Mağden
Biz, bütün bu modeli kıracak diye ona az da olsa bel bağlamıştık. Ona hiçbir zaman oy vermedim ama zaman zaman köşemde takdis ve tasdikimi verdim. Bu benim için çok önemli. Görüyorum ki; kandırılmışım. Ben öyle hissediyorum kendimi…
Kaynak: Odatv.com