Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana 13°C
Hafif Yağmurlu
Adana
13°C
Hafif Yağmurlu
Paz 13°C
Pts 14°C
Sal 16°C
Çar 17°C

LGBT’yi nereden tutmalı? / Gaffar Yakınca

LGBT’yi nereden tutmalı? / Gaffar Yakınca
21 Haziran 2023 14:16
A+
A-

Eşcinsellik ve cinsiyetsizlik propagandası anaokullarına kadar indi, akıl almaz boyutlara ulaştı. Başını CHP’li belediyelerin çektiği bazı kurumlar “çocuk özgürlüğü” adı altında çocuğun cinsel istismarına çanak tutan programlar yürütüyorlar.

Halk, doğal olarak tepkili. Ivır zıvır “sanatçı” takımını ve kafası ipotekli Batıcı tipleri saymazsanız aydınlarımız da gidişattan endişeli.

LGBT emperyalizmin truva atı

LGBT ideolojisi, Batı emperyalizminin yeni Truva atı. Amerikan devlet dairlerinde ABD bayrağının yerine LGBT bayrağı dikilmesi, dünyanın en zengin sömürgeci vakıflarının LGBT propagandasına milyarlarca dolar para yatırması bize bazı ipuçları vermeli.

Konu eşcinsellik değil, konu cinsel yönelim veya seksüel tercih değil. Konu insanı kendi doğası ile kavga etmeye zorlayan bir ideoloji.

Batı toplumları bu işten ne kadar zarar ne kadar fayda görürler bilemeyiz ama, Doğu için bu bir felaket senaryosu. Çünkü emperyalizme karşı ulusal sınırların korunmasında en önemli güç kaynağı geleneksel değerler.

Gelenek: doğunun olmazsa olmazı

Hollanda, Kanada veya İngiltere, geleneksel değerler olmadan yaşayabilir mi? Mümkündür. Çünkü bugüne dek dünyayı öyle bir sömürmüşler ki kendi haline bırakılsa bile bu sömürü çarkları uzunca bir süre daha onların lehine çalışabilir. Şu anda tüm üretimlerini, tüm ticari faaliyetlerini kesseler nüfuslarına iki yüz yıl yetecek servete sahipler. Ayakta kalabilmek için ne geleneksel değerlere ihtiyaçları var ne aileye ne de ulusal sembollere. Paranın saltanatı her oyun masasında onların kazanan olmasını nasılsa garantiliyor.

Ancak Doğuya geldiğinizde işler değişiyor. İki yüz yıllık sömürü çarkını kırabilmek için üzerine basacağımız, güç alacağımız değerlere ihtiyacımız var. Aile böyle bir şeydir, din böyle bir güç ve ilham kaynağıdır, milli kimlik sömürüye karşı direnmenin dinamosudur. İşte LGBT ideolojisi de tam olarak bu zemini yok etmek istiyor.

Peki biz LGBT işini ne kadar doğru anlıyoruz?

Konunun bir yanı ailenin ve değerlerin korunmasıdır, diğer yanı ise bireylerin özel yaşamlarındaki özgürlükleri. Önümüzdeki büyük sorun ise şu: İkinciye zarar vermeden birinciyi nasıl koruyacağız?

Açalım. Birincisi Eşcinsellik insanlık tarihi kadar eski bir olgu. Toplumda hep belirli bir marjda var olmuş. En eski kurumların, dinin ve geleceğin bu konuya dair muayyen yaklaşımları var. Demek ki sorun, eşcinselliğin varlığından kaynaklanmıyor.

İkincisi, kimsenin bir başkasının mahrem yaşamına karışma, onu dizayn etme hakkı yok. Doğrusu şu anda yasalarımız ve normlarımız da büyük ölçüde bu ilke ile şekillenmiş. Yani Türkiye’de kurumlar ve yasalar insanların cinsel yaşamına karışmıyor. Şu halde sorun böylesi bir baskıdan veya hegemonyadan da kaynaklanmıyor.

Sorunun açık ve net olarak görünen biricik kaynağı var: Batı’dan Doğu’ya doğru ihraç edilen transhumanist propaganda. Bunun en önemli ayağını ise LGBT ideolojisi oluşturuyor.

Eşcinseller ile değil propaganda ile mücadele

Dolayısı ile bizim mücadele etmemiz gereken olgu da bizatihi bu propaganda. Bugün eşcinseller veya başka türlü cinsel hayatlar yaşayan insanlar politik bir konu değiller. Ülkedeki milyonlarca yatak odasında nelerin geçtiği hiçbirimizi ilgilendirmiyor. Zaten Batı’nın LGBT propagandası ile kurduğu tuzak da bu: O yatak odalarının politik alana dahil edilmesini istiyorlar.

Avrupa solcularının elli yıldır ağızlarına sakız ettikleri “özel olan politiktir” yalanını en baştan çöpe atmak lazım. Evet, yatak odası da politik alan tarafından şekillendirilir ama kendisi politik alan değildir, sonuna kadar özel alandır.

Şu halde LGBT’cilerin yatak odalarındaki türlü çeşitli davranışları topluma dayatmaya kalkmaları kabul edilemez. Özel alanınızda istediğinizi yapın ama, özel tercihlerinizi mutlak doğrularmış gibi topluma enjekte etmeye kalkmayın.

Aynı kural tersinden bizim için de geçerli. LGBT ideolojisi ile mücadele edeceğiz diye insanların cinsel yönelimleri ile uğraşırsak kaybederiz. Mücadele edilmesi gereken Batı’nın çürütücü propagandasıdır.

Ancak bunun için de olguyu tam olarak anlamamız gerekiyor. Şu sıralar maalesef sadece itiraz ediyoruz, slogan atıyoruz. Oysa ideolojiye ideoloji ile karşılık verilir. Ruslar bu konuda hayli yol aldılar. Yeni Rus düşüncesinde geleneksel değerler ve dine özel bir önem veriliyor. Rusya, LGBT propagandasını yasakladı. En son Putin, bu konuların araştırılması için özel bir enstitü kurulması talimatını verdi.

Batı’nın çürütücü propagandasına karşı Rusya’nın deneyimi güzel bir örnek olabilir. Bizim de yeni Türk düşüncesinin kuruluşunda milli kimliğimize, dinimiz İslam’a ve geleneksel değerlere özel bir yer açmamız gerektiğini, çürütücü akımlara ancak bu şekilde karşı koyabileceğimizi söylememize gerek var mı?

Kitap önerisi

Sayın Doğu Perinçek’in yıllar önce yazdığı Eşcinsellik ve Yabancılaşma kitabını mutlaka okumanızı öneririm. Kitap, konunun politik/sosyal boyutunu bilimsel bir gözle ele alan belki de tek Türkçe kaynak.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.