Aranızda şair yok mu? / Hüseyin Haydar yazdı
Hüseyin Haydar / Gazete Yazarı
Kendinden geçiyor Harran,
Sancıdan kıvranıyor dalyan boylu Zap.
Başında şimşek çakıyor Cilo’nun,
Kop Dağı’nda tansiyon yükseliyor:
Aranızda şair yok mu?
Yok mu bilen, vahiyden öncesini,
Buğdayın kökü gibi sağlam.
Haydut odaya giriyor, kapıyı kırmadan,
Pembe kızlar safrana kesiyor,
Bayıldı bayılacak yediveren destesi.
Azap gongunu vuruyor savaş borsası,
Kışkırtıyor aynı evin oğullarını.
Gözleri kararıyor Anayurdun,
Gece bastırdı, bebek sarardı sararıyor:
Aranızda şair yok mu?
Elinizi çabuk tutun, dilinizi çabuk,
Dağıldı dağılacak halkın göğüs kafesi.
Abuk sabuk tükettiniz nefesinizi,
Bir sözünüz kaldı mı söyleyecek?
Kaldı diyorsanız, atılın ileri.
Ateşliyorum içinizdeki kör kıvılcımı,
Nerdesiniz ey imge bilicileri?
Bir dizeyle yaralı bir parmak sarın,
Bırakın yetim gibi inlemeyi…
Gösterin becerinizi, bir insan kurtarın.
Erkekseniz erkek gibi olun, diyor Petöfi,
Macar birliği için verirken canını.
Bırakıp gitmişti kanat açan sözlerini,
Geçmişti kahramanlar yolundan.
Şairseniz, şair gibi ölün.
Çözülüyor ipek halı, ilmek ilmek,
Tecavüzü arif ile söküyorlar kardeşliği.
Ayakta duramıyor insanlık onuru,
Yağmalıyorlar Mecnun’un aşk yurdunu,
Haykırıyor Leyla’nın yüreğiyle:
Aranızda şair yok mu?
Doğuyor yeniden, bir hilal uğruna batan,
Dinliyor toprağın uğultusunu.
Kalktı kalkacak güneş mezarından,
Bakıyor Gelibolu’dan, gözlerinizin içine:
Aranızda şair yok mu?