Basın özgürlüğü mü? /Editörden
Her 24 Temmuz geldiğinde, “Basında Sansürün Kaldırılışı” nın yıldönümünde ilgili basın kuruluşları demeç üstüne demeç vererek günü kurtarmaya çalışırlar.
Sanki basın üzerinde çok büyük baskının olduğu imajını yayarak demokrasi kahramanlığına soyunmayı da ihmal etmezler.
Asıl sorun medyanın kendi içinde uyguladığı sansürdür.
Medya kuruluşları, tarafsızlık yaftası altında gerçekleri maniple ederek vatandaşın gerçeğe ulaşmasını engellediği gerçeğini neden göz ardı ederler.
Kendi içinde bile özgür olmayan, kendi kendine sansür uygulayan medyacılar bu gerçeği neden görmezden gelir.
Verilen demeçler de sanki basın özgürlüğü ve iletişim özgürlüğü yokmuş algısı neden yaratılır acaba?
Türkiye’de bölücü örgüt ve gericiler bile, medyanın olanaklarından faydalanırken, yalan haberlerle gerçeğin üstünü örterken, bunlar neden dile getirilmez.
Devletin şeffaf yönetim anlayışından bahsedilirken, medyanın şeffaf olması neden dile getirilmez?
Yabancı fonlardan milyon dolar para alan medyacıları neden kınamazlar?
“Parayı veren, emir de verir” gerçeğini neden görmezler.
Emperyalist fonlardan para alanların bu ülkeye olan ihanetlerini neden görmezden gelirler.
Hapisteki ve kaçak durumdaki FETÖ’cü ve PKK’lı sözde gazeteciler için özgürlük çağrısı yapacaklarına bu milletin çıkarlarını neden savunmazlar.
Medyanın her alanda bu kadar geliştiği günümüzde tarafsızlık adı altında gerçekleri halka yansıtmaktan kaçınan medyacılar, neden kendi kendilerine sansür uygular.
Basını kendi kişisel ve ticari çıkarları için kullanan medya patronlarının yanlışlarından bahsetmezler.
Basın ilkönce kendine uyguladığı sansürcü anlayıştan vazgeçsin.
Çıkarları ve ilişkileri için gerçeği karartmasınlar.
Varsa-yoksa, bol laf salatası…
Dostlar alışverişte görsün diye verilen demeçler…
Kurumları kendi çıkarları için kullanmak…