Cumhurbaşkanı Erdoğan: Aile kurumuna yönelik saldırılar endişe verici
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen 4. Uluslararası STK Fuarı’nda önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında, aile kurumuna yönelik saldırılara dikkat çeken Erdoğan, bu durumun toplumsal yapıya ve kutsal değerlere zarar verdiğini vurguladı.
Aile kurumunun hedef alındığını belirten Erdoğan, “En büyük çürüme, en tehlikeli erozyon ve geri dönülemez yok oluş tehdidi, aile kurumunu hedef almış durumda. Aile mefhumumuz ve toplumsal yapımız küresel düzeyde çok yönlü bir saldırı altında” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM), İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında aldığı tutuklama kararına da değindi. “Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama kararını destekliyoruz. Bu cesur kararın, sözleşmeye taraf tüm ülkelerce uygulanmasını önemli buluyorum” dedi.
Erdoğan’ın açıklamaları:
İsrail lehine tam bir karartma uygulanıyor. Filistin’in cesur evlatlarını, kahraman çocuklarını burada tekrar saygıyla selamlıyorum. 1967 sınırları temelinde, bağımsız, egemen ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kuruluşunu görmeyi, Filistin’i yeniden özgürleştirmeyi Rabbim bizlere nasip eylesin. Kudüs’ün mahremiyetine uygun şekilde bir güvenlik şemsiyesi altına alınması yolundaki çabalarımızı da sürdüreceğiz. Vahdet olmadan rahmet olmaz.
“EN BÜYÜK ÇÜRÜME, EN TEHLİKELİ EROZYON…”
En büyük çürüme, en tehlikeli erozyon ve geri dönülemez yok oluş tehdidi aile kurumunu hedef almış durumda. Aile mefhumumuz, toplumsal yapımız ve kutsallarımız küresel düzeyde çok yönlü bir saldırı altında. Sapkın akımları özendirici yayınlar, moda adı altında dayatmalar, topluma rol model olması gereken aktörler aracılığıyla zihinlere nakşedilen aşağılık fikirler kuşattı. Aileyi gereksiz bir yük, taşınması zor bir sorumluluk ve bir fotoğraf olarak göstermeye çalışanların amacı tüm toplumu çökertmektir. Aile yapısı hırpalanmış bir toplumun ayakta kalması mümkün değildir. STK’ların da bindikleri dal, kendilerini ayakta tutan sütun toplum olduğuna göre, ailenin korunması öncelikli hedefleri olmalıdır. İç cephemizi tahkim etmek, çocuklarımıza ve gençlerimize daha güvenli, daha adil bir dünyayı miras bırakmak istiyorsak hep birlikte elimizi taşın altına koymalıyız. Bunu da çok geç olmadan hemen yapmalıyız.
Yoğun bir göç dalgası yaşanıyor. Daha güvenli hayat kurma hayalini gerçeğe dönüştürmek isteyenler yollara düşüyor. Gelişmiş ülkelerin sergilediği vurdumduymaz tavır insanlık adına utanç vericidir. Asya’dan, Afrika’dan, Avrupa’dan insanlara kapısını da yüreğini de açmış bir ülkeyiz. Bugün de Türkiye olarak yıllardır çaresiz insana ev sahipliği yapıyoruz. Hatta bugünün zalimlerinin geçmişte canlarını kurtarma derdine düştükleri her dönemde onlara yardım eli uzatan ilk ülkenin burası olduğu gerçeğini de hatırlatmak isterim.
“İSRAİL’LE TİCARETİ SÜRATLE KESTİK”
İsrail’le olan ticaretimizi süratle kestik. Siyonist yönetimin düşmanlık suçlarını protesto için milletimizle birlikte meydanları, sokakları, caddeleri doldurduk. İsrail aleyhine açılan davaya müdahil olma kararı aldık. Uluslararası düzeyde karar alıcı ve uygulayıcı mekanizmaları harekete geçirdik.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama kararını destekliyoruz. Alınan cesur kararın sözleşmeye taraf tüm ülkelerce uygulanmasını önemli buluyorum. Yıllardır dünyaya hak, hukuk, adalet dersi veren Batılı ülkelerin bu noktada sözlerinin yerine getirmeleri mecburidir.