Döviz yükseldikçe mutfağımız zamlandı
Tarımdan sanayiye ithalata ve dövize endeksli fiyatlara bağımlı üretim yüzünden kur arttıkça enflasyon da artıyor. Yerli girdinin en çok olduğu domates fiyatı bile 2017 yazında 2 TL’nin altındayken bu yaz 4 TL’nin üstüne çıktı. Mutfaktaki zam son beş yılda yüzde 121’i aştı
Faiz tartışmalarının manşetlere çıktığı son iki haftada dolar kuru 40 kuruştan fazla yükseldi. 15 Eylül 8.43 TL olan kur dün itibarıyla gün içinde 8.86 TL’yi gördü. Avroda da benzer bir yükseliş eğilimi yaşandı. Avro/TL 10.40 TL’yi gördü. Üreticiye uygun faizli kredi sağlamak için faiz 100 baz puan aşağı çekilirken, öte yandan uzun vadeli tahvil faizleri de yukarı çıkmış oldu. 22 Eylül’de yüzde 17.35 olan Türkiye’nin 10 yıllık tahvil faizi dün itibarıyla yüzde 18.04’e çıktı. Piyasalarda bu gelişmeler yaşanırken hayat pahalılığı da Türkiye’nin gündeminde ilk sıralardaki yerini koruyor. Tüketici Fiyatları Endeksi ile dolar kurunun 2016 Aralık ayından 2021 Ağustos ayına kadarki seyrine baktığımızda benzer bir yükseliş tablosu karşımıza çıkıyor. Özellikle geniş halk kesimlerinin bütçesinde en çok yer tutan mutfak harcamaları, konut yani barınma harcamaları ve ulaşım harcamalarına dair TÜFE endekslerine baktığımızda buradaki yükselişlerin genel TÜFE’nin çok üzerinde olduğu göze çarpıyor.
MUTFAK YÜZDE 121 ZAMLANDI
Aralık 2016’da 3.52 TL olan dolar kuru Ağustos 2021 itibarıyla 8.50 TL’ler seviyesindeydi. Aynı dönemler itibarıyla baktığımızda Aralık 2016’da 292.54 olan TÜFE endeksi 563.60’a, mutfak enflasyonu dediğimiz gıda ve alkolsüz içecekler harcama grubunu içeren TÜFE alt endeksi 319.35’ten 708.25’e, konut yani barınma harcamalarını içeren endeks (su, elektrik, gaz yani ısınma ve enerji giderleri de dahil) 327.01’den 608.49’a, ulaştırma giderleri fiyat endeksi de 276.27’den 562.42’e çıkıyor. Son 4.5-5 yıllık dönemi kıyas aldık çünkü güçlü fiyat hareketlerinin özellikle bu dönemde yaşandığı görülüyor. Oranladığımızda dolar kuru bu dönemde yüzde 143’e yakın artmış. TÜFE endeksindeki artış yüzde 92.5 olurken; mutfak yüzde 121.7, barınma gideri yüzde yüzde 86, ulaştırma da yüzde 103.5 oranında zamlanmış.
DOMATES FİYATI BİZE NE SÖYLÜYOR?
Yurt-içi üretici fiyatlarında (Yİ-ÜFE) da benzer bir durum hakim. Aralık 2016’da 274.09 olan Yİ-ÜFE endeksi Ağustos 2021 itibarıyla 730.28’e çıktı. Bu yüzde 166 artış demek. Üretici fiyatlarındaki değişime baktığımızda dolar kuruyla daha paralel bir seyir hakim. Fiyatlar bir yerden bir yere gelip de artık eski haline dönmeyince halkın alım gücü de düşüyor. Çarşı pazarda yaz kış en çok konuşulan domates fiyatını ele aldığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: 2016 Aralık ayında Türkiye genelinde bir kilogram domatesin fiyatı ortalama 2.20 TL iken, bu yılın ağustos ayında bir kilo domatesin fiyatı 4.16 TL oldu. Nedir? Beş yıl öncesinin kış ayı fiyatından yüzde 90 daha pahalıya yaz mevsiminde domates yer hale geldik. Oysa 2016’nın Ağustos ayında domatesin kilosu 2 TL, bir sonraki yıl aynı ayda 1.86 TL idi. 2018’de ise 3.1 TL’ye çıktı. 2020’nin Aralık ayında ise domatesin kilosu 6.50 TL’yi aştı. Bunlar TÜİK’in Türkiye geneli fiyatları. İstanbul’da markette, manavda kış ortasında domates fiyatları 9-10 TL’ye kadar yükseldi.
ÜCRET ARTIŞLARI GERİ AKLIYOR
2016’da bin 647 TL olan asgari ücret bu yıl itibarıyla 2 bin 825 TL’ye çıkarıldı. Yüzde 71.5’lik bir artış söz konusu. Genel enflasyona baktığımızda artış 20 puana yakın aşağıda, mutfak ve ulaştırmaya göre ise oldukça yetersiz bir asgari ücret artışı söz konusu. Nitekim ücretli kesimlerin gelirlerinde son dönemde asgari ücrette yapılan düzeltmeler kadar yükseliş olmadığı bir gerçek. Bununla ilgili bir araştırmaya rastlamasak da zaman zaman dönemsel bazda açıklanan İSO 500, Fortune 500 ve özellikle de ManpowerGroup gibi küresel şirketlerin raporlarında özel sektördeki ücret artışlarının asgari ücret artışlarının gerisinde kaldığına şahit oluyoruz. Bu durum ücretli kesimlerin göreli yoksullaşmasına temel gıda maddelerine erişimlerinin güçleşmesine neden oluyor. Türk-İş’in açıkladığı açıklık ve yoksulluk sınırı araştırmasının yanında Birleşik Metal-İş Sendikası’nın temel tüketim maddelerini baz alarak açıkladığı aylık raporlar da ücretli kesimlerin bütçesinde önemli yer tutan gıdanın ne derece pahalılandığını gözleri önüne seriyor.
ÜLKER İTİRAZ ETTİ, PLANLAMAYA DİKKAT ÇEKTİ
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye’nin en zengin iş insanları listelerinde zamana zaman birinci sırada yer alan Murat Ülker, bir grup gazeteci ile yaptığı sohbette, gruba ait Şok Market zinciri dikkate alınarak sorulan bir soru üzerine, “Vatandaş akıllı, markete gittiği zaman hangi ürün kaç para gayet iyi takip ediyor. Herhangi bir fahiş fiyat varsa asla almıyor. Millet aptal değil” ifadelerini kullandı. Dünya Gazetesi Yazarı Vahap Munyar ve Hürriyet Muhabiri Emre Eser’in kaleme aldıkları iki ayrı habere göre Ülker’in, zincir marketlere yönelik eleştirilere karşı savunması şöyle oldu: “Ya bu memleketin planlamacısı yok mu?” Market buradaki en zavallı kesim. Alıyor, satıyor. Desen ki, ‘Aldığın fiyata satma’ o zaman hakikaten Alaeddin’in cini lazım.
‘Aldığın fiyata satmayacaksın. Nasıl olacak bu iş?’ Sözleşmeli tarım diye bir şey var. Biz burada büyüklerden bir tanesiyiz. Muazzam mal alıyoruz ve onları satıyoruz.”
Aynı zamanda PLADIS’in de Yönetim Kurulu Başkanı olan Murat Ülker, başta bisküvi olmak üzere atıştırmalık ürünlerindeki fiyat hassasiyetine değinerek, şunları söyledi: “Bizim mallarda esneklik yok. Bizim mallar kuruş kuruş satılıyor. Örneğin 1 liralık ürüne zam yaparken 110 kuruş demek pratikte olmuyor. 125 kuruş yapınca da tüketici haklı olarak ‘Yüzde 25 zam yaptılar’ diyor.”
HER YERDE BEŞLİ ÇETE Mİ VAR?
Hükümet pahalılığa polisiye tedbirlerle çözüm bulmaya çalışırken, ekonomideki dolarizasyonu kıracak ve yerli katma değer artıracak tedbirleri hızla hayata geçirecek kapsamlı bir planı devreye koymakta gecikiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki akşam ajanslara düşen açıklamasında, “beş tane zincir marketin topladığı ürünle piyasalar alt üst oluyor” dedi.
ABD temaslarının ardından New York’taki Türkevi’nde gazetecilere konuşan Erdoğan, “Bu konuda kısmen özellikle bu zincir marketlerin sınırsız uygulamaları var. Bu sınırsız uygulamalar karşısında biz de Ticaret Bakanlığı olarak bunların üzerine üzerine gideceğiz. Ağırlıklı olarak iş orada toplanıyor. Bütün üreticiden tüketiciye olan yerde zincir marketlerin buradaki yoğun ürünleri toparlaması… Bu da beş tane zincir market. Bunlar bütün o ürünü toparlıyor. Bunlar eğer bu noktada daha adil davranırlarsa hem vatandaş uygun fiyatla ürün alabilecektir hem de üretici şu an itibarıyla kazanımını, parasını zamanında alma şansına ulaşacaktır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı’nın “beş zincire” işaret etmesi, akıllara kamu ihalelerinde öne çıkan ve kamuoyunda “beşli çete” olarak adlandırılan inşaat altyapı şirketlerini de akıllara getirdi. (Kaynak: Aydınlık)