Ekonominin gerçeği!..
Gerek ülkemizde gerekse de Dünya’da herkes ekonomik gerçekler karşısında üç maymunu oynamaya devam ediyor.
Sanki ölü balık taklidi yapıyorlar. Ya da sessiz film çeviriyorlar. Aslında, herkes gerçeğin farkında herkes her şeyi biliyor ama söyleyemiyor, anlatmak işine gelmiyor.
Dünya genelinde pazarlar daralıyor. Petrol fiyatlarının tepetaklak gitmesinden dolayı petrol satan ülkelerin ekonomilerinde ciddi sorunlar oluşmak üzeredir.
İşletmeler ise artık kapasitelerini tam olarak dolduramıyorlar. Çünkü ürettiklerini satacak Pazar bulmakta güçlük çekiyorlar. Tüketiciler ise alımdan kaçınıyorlarsa burada bir sorun var demektir.
Finans sisteminde ise, büyük açmazlar söz konusu; çünkü parasal genişleme yerini daralmaya bırakmış durumda. Piyasalara yeniden para vermek isteyen finans kurumları olası riskler ve sıkıntılardan dolayı kendilerini frenlemektedir.
Paylaşım kavgası giderek şiddetlenmekte, daralan pastadan pay almak için savaşlar çıkıyorsa; terör örgütleri palazlanıyorsa ve olanların ardından timsah gözyaşları dökülüyorsa bir sorun var demektir.
Gelelim bizim durumumuza; Borçluluk oranları hızla artmakta ve ödenemez bir hal almakta, gelirler giderleri karşılayamaz durumda ise, özelleştirme adı altında ekonomik varlıklar elden çıkartılıyorsa bir sorun var demektir.
Reel sektörde üreticiler çok uzun vadeler ile ürün satmaya başlamışsa bu vadeye rağmen günü geldiğinde tahsilat sıkıntısı yaşıyorsa bir sorun var demektir.
Peşin ödeme yapan firmalar ise, istediği fiyatı dayatmakta bu durum işletmeler için geçici ferahlama sağlamasına rağmen ilerideki ciddi sıkıntıların da habercisidir.
İnsanlar işten çıkartılıyor ve daha düşük ücretler ile çalışmak zorunda kalıyorsa, yeterli geçinme imkanları yoksa, bir sorun var demektir.
Enflasyona gelince; halen kağıt üzerindeki rakamlar üzerinden hesaplanıyorsa ve tartışılıyor ise ve Merkez Bankası, gıda enflasyonundan şikayetçi ise, çalışanlar kağıt üzerindeki enflasyon rakamları üzerinden zam alıyorsa ve geçinmek için kredilere sarılmak zorunda kalıyorsa bir sorun var demektir.
Büyüme rakamları hormonlu ise, borçlar gırtlağı aşmış durumda iken, her dört gençten biri işsiz iken, savurganlık had safhada iken, sosyal yardımlardan yaklaşık 10 milyon kişi yararlanıyor iken ve buna karşın 12 milyon kişi akşam yatağına aç girerken bir sorun var demektir.
Şimdi her şeyi bir kenara bırakalım, kendimize bakalım.
Gelirimiz giderlerimizi karşılıyor mu?
Aradaki açığı kapatmak için kredi kartlarına ve tüketici kredilerine sarılıyorsak bir sorun var demektir.
Çözüm mü dediniz? Öncelikle gerçeği kabul edeceğiz. Lale devrinin bittiğini kabul edeceğiz ki düşüneceğiz ve öncelikle sorunun adını koyup çözüme gideceğiz.
Önce sorunun adını koyup gerçeği kabul edeceğiz. Sonrası mı orası kolay… Çözüm belli; büyük bir üretim seferberliğine derhal başlamaktır. Üretenlerin baştacı olacağı yeni bir ekonomik düzen kurulmalıdır.
Ekonominin gerçeği!..
Gerek ülkemizde gerekse de Dünya’da herkes ekonomik gerçekler karşısında üç maymunu oynamaya devam ediyor.
Sanki ölü balık taklidi yapıyorlar. Ya da sessiz film çeviriyorlar. Aslında, herkes gerçeğin farkında herkes her şeyi biliyor ama söyleyemiyor, anlatmak işine gelmiyor.
Dünya genelinde pazarlar daralıyor. Petrol fiyatlarının tepetaklak gitmesinden dolayı petrol satan ülkelerin ekonomilerinde ciddi sorunlar oluşmak üzeredir.
İşletmeler ise artık kapasitelerini tam olarak dolduramıyorlar. Çünkü ürettiklerini satacak Pazar bulmakta güçlük çekiyorlar. Tüketiciler ise alımdan kaçınıyorlarsa burada bir sorun var demektir.
Finans sisteminde ise, büyük açmazlar söz konusu; çünkü parasal genişleme yerini daralmaya bırakmış durumda. Piyasalara yeniden para vermek isteyen finans kurumları olası riskler ve sıkıntılardan dolayı kendilerini frenlemektedir.
Paylaşım kavgası giderek şiddetlenmekte, daralan pastadan pay almak için savaşlar çıkıyorsa; terör örgütleri palazlanıyorsa ve olanların ardından timsah gözyaşları dökülüyorsa bir sorun var demektir.
Gelelim bizim durumumuza; Borçluluk oranları hızla artmakta ve ödenemez bir hal almakta, gelirler giderleri karşılayamaz durumda ise, özelleştirme adı altında ekonomik varlıklar elden çıkartılıyorsa bir sorun var demektir.
Reel sektörde üreticiler çok uzun vadeler ile ürün satmaya başlamışsa bu vadeye rağmen günü geldiğinde tahsilat sıkıntısı yaşıyorsa bir sorun var demektir.
Peşin ödeme yapan firmalar ise, istediği fiyatı dayatmakta bu durum işletmeler için geçici ferahlama sağlamasına rağmen ilerideki ciddi sıkıntıların da habercisidir.
İnsanlar işten çıkartılıyor ve daha düşük ücretler ile çalışmak zorunda kalıyorsa, yeterli geçinme imkanları yoksa, bir sorun var demektir.
Enflasyona gelince; halen kağıt üzerindeki rakamlar üzerinden hesaplanıyorsa ve tartışılıyor ise ve Merkez Bankası, gıda enflasyonundan şikayetçi ise, çalışanlar kağıt üzerindeki enflasyon rakamları üzerinden zam alıyorsa ve geçinmek için kredilere sarılmak zorunda kalıyorsa bir sorun var demektir.
Büyüme rakamları hormonlu ise, borçlar gırtlağı aşmış durumda iken, her dört gençten biri işsiz iken, savurganlık had safhada iken, sosyal yardımlardan yaklaşık 10 milyon kişi yararlanıyor iken ve buna karşın 12 milyon kişi akşam yatağına aç girerken bir sorun var demektir.
Şimdi her şeyi bir kenara bırakalım, kendimize bakalım.
Gelirimiz giderlerimizi karşılıyor mu?
Aradaki açığı kapatmak için kredi kartlarına ve tüketici kredilerine sarılıyorsak bir sorun var demektir.
Çözüm mü dediniz? Öncelikle gerçeği kabul edeceğiz. Lale devrinin bittiğini kabul edeceğiz ki düşüneceğiz ve öncelikle sorunun adını koyup çözüme gideceğiz.
Önce sorunun adını koyup gerçeği kabul edeceğiz. Sonrası mı orası kolay… Çözüm belli; büyük bir üretim seferberliğine derhal başlamaktır. Üretenlerin baştacı olacağı yeni bir ekonomik düzen kurulmalıdır.