Enflasyon ve faiz indirimleri / Niyazi Koç yazdı
Herkesin her şeyi bildiği konu ile ilgisi olmayanların bile ekonomi uzmanı olarak ekranlarda bolca konuşturulduğu kavramların karıştırıldığı bir ortamda enflasyon ve faiz indirimlerinin gündem olduğu günlerdeyiz.
Geçtiğimiz hafta içerisinde Merkez Bankası faizleri 100 baz puan indirerek yüzde 14 yüzde 13 ‘e düşürdü.Merkez Bankasının bu kararı bir çok çevrede şok etkisi yaratırken piyasa faizlerinin enflasyona etkisi yeniden gündem olmuştur.
Neoliberal ekonomistler bile enflasyon konusunda farklı tezler öne sürmektedir.Bunların en öden geleni Milton Friedaman’ın parasalcı yani monetarist yaklaşımlarıdır.Bu teoriye göre enflasyonun temel nedeni para arzının fazlılığıdır.Bu teze göre enflasyonu düşürmenin yolu para arzını düşürmektir.
Bu tezi savunanlar enflasyonla mücadelede Merkez Bankalarını odak noktası haline getirirler.Buna göre uygulan ekonomik reçeteler hem uzun vadede hem de kısa vadede hep başarısız olmuşlardır.
Geçmiş tecrübeler göstermiştir ki Merkez Bankasının reel ekonomi üzerinde etkisi oldukça sınırlıdır ve her geçen güne sınırlanmaktadır.Enflasyonu düşürmek için para basmak nasıl işe yaramadıysa faiz artırmak ta bir işe yaramayacaktır.
Neoliberal ekonomi teorisinin diğer enflasyon tanımlanması ünlü ekonomist John Maynard Keynes’e dayanır.Buna enflasyonun asıl nedeni tüketicilerin aşırı talebinden kaynaklanmaktadır.Zaman içinden enflasyon beklentileri de enflasyon atışına neden olmuştur.Yani tüketicilerin enflasyon beklentisini kontrol edip talebi kısarsanız enflasyon düşer.
Enflasyonu tek bir etkene bağlamak ve buna göre reçete belirlemek yeterli değildir.Kapitalist sistemin kaotik yapısı,her türden yönlendirmeye açık olması,tekelleşmesi ve plansız gelişmesi gibi etkenler artık enflasyon tanımını güçleştirmektedir.Neoliberaller kapitalist sistemin kaotik yapısına dokunmak ve çözüm üretmek istemiyorlar.Yapılanlar sadece günü kurtarmaya yarıyor.
Geldiğimiz durumda Merkez Bankasının faiz indirim politikası esas olarak doğrudur.
Sadece parasal politikalar uygulanırsa faiz politikaları bir anlam ifade eder.
Oysa TCMB kalkınmacı ekonomiye göre para politikaları izlemektedir.TCMB faizleri aşağı yönde baskılayarak piyasa faizlerinin en az 40 puan altında tutmayı başardığı göz ardı edilemez.İkincisi ise büyümenin ihracat ve dış talep kaynaklı olduğu ve kredilerin bunda rol oynamadığı iddiasıdır.
IMF ve merkez bankalarının bunca yıllık başarısızlık ile sonuçlanmış denemeleri ortada iken ısrarla aynı şeyleri savunma doğmatizmin ötesinde bilimsel bir aptallık değil midir?
Son yıllara tüm Dünya’da yükselen enflasyon arz kaynaklıdır.Bundan dolayı neoliberal politikalar işe yaramayacaktır.Son 40 yıldır işe yaramayan IMF politikalarını uygulamak dünya ekonomisinde büyük trajedilere yol açmıştır.IMF politikaları ve müdahaleleri dünyaya büyük zararlar vermiştir.
Aslında yaşananlar trajediden komediye dönüşmüştür.Yaşananlar aslında neoliberalizmin çaresizliğinin ve iflasının göstergesidir.
Sonuç olarak Merkez Bankası’nın izlediği faiz politikaları üretimi ve ihracatı desteklediği için olumludur.Nitekim büyüme oranları ve ihracattaki rekor seviyedeki artışlar bunun göstergesidir.
Yalnız bu politikaların sermaye kontrolü ve sabit kur sistemi ile desteklenmesi mevcut politikanın başarısını kalıcı hale getirip güçlendirecektir.