Faiz düşürme kararı nasıl okunmalı?
Serbest piyasa rejiminde girişilen ‘utangaç kalkınmacılık’ hamlesi, 2003-2013 dönemi boyunca sürdürülen yüksek faiz-düşük kur politikasının faturasının çıkmasına neden oluyor
Dolar kuru Merkez Bankası’nın faiz indirim kararı ile birlikte 11 TL’yi de aştı. Kurun gideceği seviye için artık tahmin yapmak güç. Serbest piyasa rejiminde ciddi bir düzeltme yapıldığı ortada. Reel ekonomiyi desteklemek isteyen ekonomi yönetimi, faizi aşağı çektikçe kur cephesinden ekonomik birimlerin üzerine maliyet biniyor, bu da sabit gelirli kesimlerin yoksullaşmasına neden oluyor. Prof. Dr. Ümit Akçay’ın tespiti ile serbest piyasa rejiminde girişilen “utangaç kalkınmacılık” hamlesi, 2003-2013 dönemi boyunca sürdürülen yüksek faiz-düşük kur politikasının faturasının da çıkmasına neden oluyor. Türkiye’nin belli ki daha cesur adımlar atması gerekecek. Bu anlamda izlenmesi gereken yolu 2011 yılında Aydınlık’ta açıklayan hocaların hocası Prof. Dr. Gülten Kazgan ile Z. Ruhsar Şenoğlu’nun yaptığı söyleşiyi konunun güncelliği bakımından dikkatinize sunuyoruz:
Ekonominin ustalarından, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gülten Kazgan, sanayiciler arasında dalga dalga yayılarak destek gören ‘ithal ikamesi’ politikasının, Türkiye ekonomisini kurtarmanın tek çaresi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Kazgan, sadece sanayinin değil, döviz kuru normal seviyelere geldiğinde bütün Türkiye ekonomisinin çökeceğine dikkat çekti.
‘YUKARDAN GELEN EMİRLE’ SERBEST TİCARET!
AYDINLIK: Sanayiciler arasında ithal ikamesi fikirleri neden yayılıyor?
PROF. DR. GÜLTEN KAZGAN: Türkiye 1980’de ‘yukardan gelen emirle’ serbest ticarete geçene kadar, 1930’dan başlayarak ithal ikamesi uyguladı. Az gelişmiş ülkelerin sanayileşmesinin, kalkınmasının başka çaresi yoktur. Sanayileşme, kalkınmanın temeli. Hatta, kapitalist sisteme sonradan dahil olan Batılı ülkeler bile bu yola başvurmuştur.
AYDINLIK: Nasıl uygulandı Türkiye’de ithal ikamesi?
PROF. DR. KAZGAN: 1930’larda Türkiye önce tekstil sanayisiyle başladı. Dokuma hammaddeleri içerde üretilmeye başladı. Sonra sanayi girdisi olarak demir çelik tesisleri kuruldu; Karabük ve Ereğli. İçerde üretilen malların ithalatına miktar kısıtlamaları getirildi… 1970’lerde pamuk ipliğiyle ihracata bile başladık. 80’li yıllarda baskı yoluyla yeni sistem gelinceye kadar ithal ikamesi devam etmiştir.
2000’li yıllarda ise IMF’nin baskısıyla Türk lirasını döviz kuru karşısında aşırı değerlendirme politikasına geçildi. Böylece ithalat artacak, mal bolluğu yaratılarak içerde enflasyon düşürülecekti. Bu arada Türkiye sıcak para hücumuna uğradı… İmalat sanayi böylece girdi ithalatına mahkum hale getirilmiş oldu.
Dış kredi kısıtlanıp döviz yükselmeye başlayınca imalat sanayi çökecek! Bu tehlike yaklaşıyor ve sanayiciler de bunun farkında… Bugün imalat sanayi en düşük katma değerli sektör haline gelmiştir. GSMH içinde imalat sanayinin payı çakıldı kaldı, artmıyor. Güdükleştirildi.
‘NORMAL KURDA, HEPSİ BATAR!’
AYDINLIK: İyi ama, sanayimiz dünyanın dört bir yanında ihracatlar, yatırımlar yapıyordu?
PROF. DR. KAZGAN: İhracatla değil, kambiyo oyunlarıyla kazandılar. Dikkat edin, faaliyet dışı kârlar giderek artmıştır. Bakın 100 milyar dolardı dış borç, 300 milyar dolara çıktı. Kur yükseldiğinde özel sektör bu borcu ödeyemez duruma gelir. Burada önemle belirtmek gerekir ki, normal denge kuruna gelinirse sanayisiyle tarımıyla bütün ekonomi çöker! Hepsi batar!
Dış ticaret, ancak sürekli fazla verdiğinde refah getirir. Almanya örneğin, ekonomisini dış ticaret üzerine kurmuş ve sürekli fazla veriyor.
‘YUNANİSTAN GİBİ OLURSUNUZ’
AYDINLIK: 50 yılda ithal ikamesiyle kurulan sanayi, 80 sonrası, özellikle 2000’li yıllarda uygulanan ekonomi politikasıyla yıkıldı diyorsunuz. Bunu yeniden kurmak zor mu olacak?
PROF. DR. KAZGAN: Çok zor. Çılgın özelleştirmeyle ve enflasyonu düşürme politikalarıyla yıkıldı. İthal ikamesiyle sanayi kurulurken “bütünleşik” sanayiler olarak kurulmuştu. Hepsi birbirine bağlı olarak.
Örneğin SEKA kurulurken, önce orada ağaç dikilip orman yapıldı. Şimdi selülozu ithal ediyoruz…
İthal ikamesiyle başa dönülecek, yıkılan her şey yeniden kurulacak. Başka çare yok. Cari açık başka türlü kapatamazsınız. Yunanistan gibi olursunuz!
‘ABD ÇÖKÜNCE TÜRKİYE DE ÇÖKER’
AYDINLIK: Batış kaçınılmaz mı?
PROF. DR. KAZGAN: Bugüne kadar Amerika dolar basıp dünyaya saçtı, bize gelen sıcak paranın da arkası kesilmedi. Ama Amerika artık yolun sonuna geliyor, çöküyor. İlanihaye para basamaz. Yakında basamayacak; bu para bolluğu da bitecek. Acil alınması gereken önlemlerden biri de, ‘sıcak para’ya vadesine göre derecelendirilmiş ‘tobin vergisi’ uygulamaktır.
‘KAMU YATIRIMI OLMADAN OLMAZ’
AYDINLIK: İthal ikamesine nerden başlamak lazım?
PROF. DR. KAZGAN: Enerjiden. Elektrik ve kömürle enerji ihtiyacımızın sadece yüzde 20’sini karşılayabiliyoruz. Türkiye rüzgar, su, güneş ve jeotermal zenginidir. İstenirse enerjide dışa bağımlılıktan kurtuluruz… Ama yalnız o değil. Türkiye bütün üretim girdilerinin yüzde 80’ini ithal ediyor.
Bakın, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan bile “ithal ikamesi” diyor! Ama nasıl bir plandan söz ediyor, ciddiyetle anlatmalı ki anlaşılsın.