Geyikle kurdun hikayesi / Doğukan Altay yazdı
Aklı ve tüm düşünsel yapısı mevcut durumların koşullarına sıkışmış olanlar bırakınız günümüzün konjöktürel koşullarını , tarihi süreçleri de anlayamazlar.
Kurulu mevcut rejimlerin ve sistemlerin ezelden ebede kadar sürüp gideceğini ve yıkılmaz yapılarmış gibi görürler sonrada o eleştirdikleri sistemin has adamları haline gelirler.
Yaşanmış değişikliklerden söz açıldığı zaman ‘bir kere olmuş bir daha olmaz’ havasına girerler.
Bu değişikliğe karşı çıkarken de çok sayıda bahaneleri vardır;Halkın bilinçsizliği,güçsüzlüğüdür.Sistem ne yapar eder halkı susturur,bastırır.
Kısacası değişiklikten söz etmek bir hayaldir onlar i
Halka güvenmeyen bir anlayış ile karşılaştığım zaman hemen aklıma ; Jack London’un müthiş bir öyküsü olan geyikle kurdun hikayesi aklıma gelir.
Herkes tersini bilir ama normal koşullarda geyik kurttan daha güçlü ve üstündür.
Bir kere uzun ve çatallı boynuzları ile silahlanmıştır.
Varsayalım ki atom bombasına sahiptir.
Ani bir atakla kurdun karnının deşilmesi ile son bulur.
Ama sonuçta kurt geyiği yatırıp ,parçalıyor ve yiyor.
Nasıl mı? Strateji ve taktikle!.
Doğal süreçtir güçlü olanın çürüyüp zayıflaması,zayıf olanın büyüyüp güçlenmesi yönünde işler.
Güçler dengesi altüst oluyor.Kurt izleme ve bekleme taktiği izliyor,zamanı kolluyor.Geyiği yakın takibe alıyor,etrafında dolaşarak ,hırlayarak,uluyarak ,korkutma ve saldırılar ile onu tedirgin ediyor.
Savunma durumuna itiyor.
Beslenmesine olanak vermiyor.
Bir gün böyle ,iki gün böyle geyik üstün görünmekte kurt ‘da onu izlemeye devam ediyor.
Sonuç; Geyiğin kurda adeta’ gel beni ye’ diye davetiye çıkarışı.
Uzanıp çimlere yatmıştır.
Artık çimenlik kurdun ziyafet alanı olmuştur.
Başlangıçta üstün ve güçlü gözüken geyik kurdun avı haline gelmiştir.
Tarihe baktığımız zaman da güçlü gözüken sistemler ve rejimler de böyle yenilmiştir.
Bu öyküde kurt nasıl hemen kesin saldırıya geçmemiş ve onu etrafında dolaşarak rahat ve huzur vermemiş ise halk hareketleri de böyledir.
Önce sistemin etrafında dolaşır , rahatını kaçırır, onu değişikliğe zorlar ve yorar