Kayıp Başkan ve ekibi / Mehmet Serbes
Son günlerde “Saraya davet edildiği için” bir anda ülke gündemine oturan
Yüreğir Belediye Belediye Başkanı Ali Demirçalı, medyada yer alan haberlere
göre gözönünde ama değil.
Ali başkanı bulabilene aşk olsun.
Kendisi kayıp kayıp olmasına da ekibi de başkana uymuş onlarda her şeyden
bihaber.
Malumunuz Başkan Ali Demirçalı’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
tarafından saraya davet edildiği ve kendisinin AKP’ye geçmesi konusunda
iknaya çalışıldığı haberleri günlerdir kamuoyunu meşgul ediyor.
Bu ne kadar doğru bilinmez. Bunun en kolay yolu tarafları bulup böyle bir olayın
yaşanıp yaşanmadığını sormak değil mi?
Normal olan budur.
Son olarak Now Tv’ye telefonla canlı bağlanan Ali Demirçalı, ne olduysa birden
bire kayıplara karıştı.
Kendisine soru sormak, olayı bizzat kendisinden dinlemek isteyen gazetecilerin
çoğunun bu çabası boşa gitti.
Adam adeta sırra kadem bastı.
Kendisine ulaşılamadığı gibi, başkana çok yakın olması gereken ve gittiği her
yeri bilmesi gereken basın bürosu da her şeyden habersiz.
Orada öylede oturuyorlar.
Ne başkandan haberleri var ne de gittiği yeri biliyorlar.
Oysa basın büroları cin gibi olmalı. Belediye Başkanı nerede, ne yapıyor, bir
sorun olduğunda başkana nasıl ulaşılır bunları bilmeleri gerek.
Ama Yüreğir Belediyesi basın bürosu çalışanlarından böyle bir performans
beklemek çok zor.
Sorulduğunda onlar, “Başkan nerede bilmiyoruz, biz de ulaşamıyoruz, notunuz
varsa söyleyin görünce iletiriz” diyorlar.
Düşünün televizyonda canlı yayın var. Başkana bağlanmak istiyorlar ama Ali
Demirçalı’ya ulaşmak namümkün. Gazeteler haberi manşete taşıyacak acil bilgi
almak gerek ama Ali Demirçalı ulaşılamaz durumda.
Üstelik bunu huy edinmiş Başkan Demirçalı.
Bu konuda daha önce de defalarca yazı yazdım.
Bir belediye başkanı ulaşılır olmalı, kamu hizmeti yapan gazetecinin telefonuna
çıkmalı, telefonlardan kaçarak iş yürütülemez diye yazdık, kendisini uyardık ama
Demirçalı söylenenlerin aksine davranmaya devam etti.
Elbette kendisi bilir. Sonuçta telefona çıkıp çıkmamak, gazetecilerle görüşüp
görüşmemek kendisinin elinde. Ancak aksi bir durum olduğunda da fellik fellik
gazeteci aramamalı. Bir derdi olduğunda, kamuoyuna bir açıklama yapma
gereğini hissettiğinde ya da canının yandığı bir durum olduğunda da gazetecileri
aramamalı.
Bakarsın onlarda ulaşılamaz olur kendisi gibi.
Ali Demirçalı’nın Cumhurbaşkanı tarafından AKP’ye davet edilmediği konusuna
gelince ben pek mümkün olduğunu sanmıyorum.
Demirçalı’nın bu iddiaların odağında olmasını rüşvet iddiasıyla yargılandığı
adliyeye gözdağı vermek istediği yolunda yorumlar da yapılmaya başlandı.
Kendisine ulaşabilsek bu iddiaların hepsini sorup gerçeğini okurlarımıza birinci
ağızdan aktaracaktık ama mümkün olmadı.
Gerçeklerin ortaya çıkmasını isteyenler önce kendisi ortaya çıkmalı.
Çalışanlarınında kendisine ulaşabilmesini sağlamalı.
Eğer bunu beceremiyorsa, kendisinden önce bu görevi yapan Mahmut Çelikcan
ve Fatih Kocaispir dönemine bakmalı.
Sayın Çelikcan ve Kocaispir, değil bir gazetenin temsilcisini çalışanı gelse kapıda
karşılar en doğru bilgileri verir ya da verilmesini sağlardı. İletişime çok önem
veren bu iki başkanın bu yönünün örnek alınması Yüreğir Belediyesinin bu
dönem önceliği olmalı derim.
Başkan Demirçalı’ya gelince, hakkındaki rüşvet iddialarından başlayıp AKP’ye
davet edilip edilmediği ile ilgili kamuoyuna net cevap verebilmesi için o fellik
fellik kaçtığı gazetecilere çok ihtiyacı olacak. Hatırlatayım dedim. Kaynak: Sözcü Gazetesi