Kıtlık yok, pahalılık var!.. / Niyazi Koç yazdı
Türkiye’miz aylardır temel gıda ürünlerindeki aşırı artışları konuşmaya devam ederken, vatandaş da bu artışların altında ezilmeye devam ediyor.
Her kesimin bahaneler bulmaya çalıştığı bu artışların; neden değil de, geçmişten beri uygulanan ekonomik politikaların bir sonucu olduğunu kimseler tartışmak dahi istemiyor.
Bu artışlar için sadece polisiye önlemler değil, vicdani önlemler de alınması zorunluluğunu gündeme getirmiyorlar nedense.
Bu aşırı fiyat artışlarının sadece girdi maliyetlerinden değil, de aşırı para kazanma veya ahlaksız zenginleşme olduğunu gündeme getirmiyor kimseler nedense.
Başta bakliyat olmak üzere temel gıdadaki fiyat artışının yüzde 50’si olumsuz beklentilerden kaynaklandığını bizzat sektörün önde gelenleri söylüyor.
Sektörün önde gelen bir yetkilisi anlatımında diyor ki;
“Eylül ayında çeltiğin maliyeti 3 TL idi, üretici bunu 4 TL satarak kiloda 1 TL kazanmıştır.
Satmayıp da stok yapanlar şimdi 9 TL ‘ye satıyorlar. Yani 3 TL’ye aldığı ürünü 9 TL’ye satıyorlar.
Ülkede gıda krizi yok pahalılık var. Birileri yarınki maliyetlerden bugün ürün satmaya çalışıyor ki bu da büyük bir vicdansızlık ve ahlaksızlıktır.
Gıdadaki artışların yüzde 70’ i vicdansızlık ve ahlaksızlıktan ileri gelmektedir. Üretici firmalar en küçük maliyet artışlarını bile bahane ederek zam üzerine zam yapmaya devam ediyorlar.
Esas sorun da bu zaten… Eski ürünü yeni maliyetlere göre satıyor.
Burada sadece polisiye tedbir olmaz, biraz da vicdan lazım. Hele bir tarlaya gir yeni fiyatlardan ek- biç- üret ondan sonra bu maliyetlere göre sat.
Üreticiden tüketiciye kadar enflasyonla mücadelede herkese görev düşüyor. Dolar bugün 15 TL civarında ama çoğu firma dolar 18-20 TL’ye göre fiyatlandırma yapıyor. Maliyet baskısını dengelemek için eski maliyetler üretilen ürünleri eski fiyata göre satmak gerekir.
Kamunun bu algıyı hakim kılması zorunludur. Bu görev en başta üreticiye düşmektedir. Bunu yapamadığımız süreçte fakirleşmeye devam ederiz, birileri de ahlaksız şekilde zenginleşmeye devam eder.”
Devletin üreticiye alım garantisi vermesi gerektiği gibi; gerekli ekipmanlarının sağlanmasında da destek vermesi zorunludur.
Fiziki olarak ürün görünmeden teşvik verilmemesi gerek.
Ürün çeşitliğimiz yerinde; fasulye olmazsa nohut yenilir, pirinç olmazsa bulgur yenilir. Biz kendi kendimize yeteriz, yeter ki üretelim aracılara, spekülatörlere değil üreticilere destek veren politikalar uygulayalım.
Gıda krizi yaşayacak en son ülkeyiz, biraz sabırlı olmak gerekiyor.
Fiyat artışları pik oldu yakında düşmeye başlayacaktır.
En azından artışlar duracaktır.