Medya simsarları!..
Derler ya; Şeyh uçmaz müritler uçurur!
Günümüzde, gerek iş dünyasında gerekse siyaset dünyasında çapsızların, kifayetsiz muhterislerin, yalaka sinyalcilerin bu kadar hakim olmasının; çapsız zenginlerin, rantın başına geçen siyasetçilerin bu kadar el üstünde tutulmasının, kendini bir halt zannedenlerin de oldukça revaçta olmasının sebeplerinden biri de medya simsarlarıdır.
Bu medya simsarları, birbirlerine toz kondurmazlar. Aralarında acayip şekilde sözde mesleki dayanışma vardır. Birbirlerinin açıklarını kapatmakta da üstlerine yoktur!
Bu yetersiz şahsiyetlerin, egolarını tatmin etmek için medya danışmanları devreye girer.
Medyanın gücünün devreye girmeye başlamasıyla, “Cilalama Dönemi” de başlamıştır artık. Başka meslek sahiplerinde bulunmayan emsalsiz bir kabiliyet aynı zamanda gazeteciliğin en büyük silahı, hem de en büyük lanetidir.
Bu yetersiz şahsiyetler, medyaya aracısız ulaşıp kendisi hakkında, “Bol yağlı” haberler yaptıramaz. Bu iş için mutlaka hem bir iletişim uzmanı hem de bir medya simsarı bulması gerekecek. Medya simsarlığı, “Basın ve Halkla İlişkiler” veya “Kurumsal İletişim” uzmanlarının sağ koludur. Ayrıca mesleğin iş bitirici ağabeyleri de vardır.
Acemice yapılan imaj çalışmaları zaten sırıtır. Malzeme iyice kullanılmalıdır.
Öncelikle, bu yetersiz şahsiyeti sevimli göstermek için kabak tadı veren haberler yapılmaya başlanır.
Hayırseverliğinden, insani yanlarından, hayvanseverliğinden dolayı bol bol haber servisi yaparlar.
İşadamı ise; nasıl çalışarak sıfırdan nasıl zengin olduğu anlatılır, arada akıl almaz hikâyeler de anlatılır.
Politikacı ise nasıl yetenekli, nasıl etkili şahsiyet olduğu anlatılır. “Yetersiz kişiye” toplum içinde itibar sağlama çalışması tam gaz yol almaya başlamıştır. Öyle bir imaj çalışması yapılır ki böylece itibar seviyesi de artmaya başlar.
Çevresine yaptığı ufak tefek maddi katkılar da etrafında çok sayıda sinyalcinin toplanmasına neden olur.
Arkasından gelsin çok önemli adam rolleri!..
Bundan sonrası kolaydır artık. Kurumsal İletişim Uzmanı veya Basın Halkla İlişkiler Uzmanı aracılığı ile basın bültenleri yağmaya başlar, gazetelerin haber merkezlerine…
Arkasından gelsin kahvaltılı basın toplantıları,sonrasında bir işadamı veya etkili şahıslar vasıtasıyla Belediyelerin Basın Bürosu’nda bir iş kapma, toplantılara davet edilmeler…
Bu davetlere ve toplantılara onlarca gazeteci katılır ve bu etkinliğin gazetelerin hemen hemen hepsinde aynı cümlelerle haber yapılması da olayın asıl önemli tarafıdır bence.
İşadamları veya politikacılarla ilgili haberlerin hemen hemen aynı formatta gazetelere konulması hem gazetecilik mesleğine hem de gazete okurlarına karşı yapılan bir saygısızlık değil midir?