Dolar 34,4690
Euro 36,3690
Altın 2.962,53
BİST 9.277,71
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana 17°C
Hafif Yağmurlu
Adana
17°C
Hafif Yağmurlu
Cum 22°C
Cts 14°C
Paz 13°C
Pts 14°C

MEDYANIN HALLERİ… Ah bir kurumsallaşsak Türkiye uçacak!

MEDYANIN HALLERİ… Ah bir kurumsallaşsak Türkiye uçacak!
19 Ekim 2024 12:24
A+
A-

Daron Acemoğlu, Nobel almasıyla ilgili yaptığı bir sosyal medya paylaşımında konuyu yine demokrasi ve kurumlar meselesine getirdi. Evet tezleri bu. Bütün sorun kurumsallaşmamak. Acemoğlu’nun tezleri, emperyalist-kapitalist sistemin hegemonyasını sürdürmek için bir perde niteliği taşımaktadır.

Ah bir kurumsallaşsak Türkiye uçacak!

https://imasdk.googleapis.com/js/core/bridge3.673.0_en.html#goog_1657994505

https://csync-global.smartadserver.com/3356/CookieSync.html

Türkiye’nin ekonomik işleyişinde tefrit ve ifrat var.
Hükûmet tarafı, “ekonomi uçuyor, bizi kıskanıyorlar” diyor.
Muhalefet tarafı, “öldük bittik” diyor.
500 milyar dolar borca batmış, kart borçlarının arttığı, Türkiye’nin kaynaklarının faize aktığı süreçte “bizi kıskanıyorlar” tezi bir fıkra.
Bakın hükûmete yakın Yeni Şafak bile önceki gün şunları yazdı: “Merkez Bankası, kredi maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle zorlanan sanayicilerin, yatırımcıların indirim beklentilerine rağmen politika faizini yüzde 50’de sabit tuttu. Bir yılda faize 7 trilyon lira, bugünkü kurla 204 milyar dolar giderken, üretim durma noktasına geliyor.” İşte gerçek budur. Bunun kıskanılacak değil, önlem alınması gereken bir tarafı vardır.
Öldük, bittikçi muhalefetin ise bu sıra gözdesi Daron Acemoğlu.
Acemoğlu’na Nobel verilmesi, bütün Batıcılarda bir heyecan dalgası yarattı.
Üzerine bol bol yazılar yazıldı. Son olarak Hürriyet’ten Sedat Ergin şunları söyledi:
“Prof. Daron Acemoğlu’nun kazandığı Nobel Ekonomi Ödülü, kuşkusuz Türk kamuoyunda kendisinin görüşleri üzerinde daha kuvvetli bir farkındalığın oluşmasına yardımcı olması bakımından önemlidir.
Aldığı bu ödül, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde ekonomik ve toplumsal gelişmesi için nasıl bir güzergâhta yol alması, hangi önceliklere yönelmesi gerektiği konusunda bilimsel bir zeminde dikkate alınması gereken kayda değer mesajlar taşımaktadır.
Prof. Acemoğlu, önceki gün ödül almasıyla ilgili yaptığı bir sosyal medya paylaşımında konuyu yine demokrasi ve kurumlar meselesine getirerek, şu dileğini ifade etmiştir:
“Temennim, bu ödülün vurgusunun dünyada kurumları ve demokrasiyi güçlendirmenin ne kadar zorlu bir mücadele gerektirdiğine ışık tutacak olmasıdır.”
Görüleceği gibi, onun bakışında bütün yollar önce kurumlara ve demokrasiye çıkıyor…”
Evet tezleri bu. Bütün sorun kurumsallaşmamak. Hukuk ve demokrasi eksikliği.
Örneğin sıcak paraya bağımlılık, özelleştirme, rantiye sınıfı bunlar hiç ama hiç sorun değil.
Sorun 24 Ocak Kararları ve 12 Eylül’le üreticinin kambur ilan edilmesi değil, kurumsallaşamamak.
Sorun Kamu İktisadi Teşekküllerinin satılması değil kurumsallaşamamak.
Sorun çiftçiye desteğin azalması değil, kurumsallaşamamak.
Sorun tasarruf oranının artırılması değil, kurumsallaşamamak.
Sorun yeni fabrikalar kurmak değil, kurumsallaşamamak.
Sorun sıcak para komisyoncuları, dolar ve borsa vurguncuları, büyük faizciler, tarikat rantçıları değil, kurumsallaşamamak.
Sorun zenginleşen Kuzey ile yoksullaşan Güney ülkeleri arasındaki uçurumun açılması, emperyalist sistem içindeki ülkelerde artan yoksulluk, işsizlik, ahlâkî çözülme, bencilleşme, toplumsal dayanışmanın çökmesi, savaşlar, cinayetler, uyuşturucu, suçların salgın hastalık gibi yayılması, kadın-erkek eşitsizliğinin büyümesi, insanın ürettiği ürüne ve topluma ve kendisine yabancılaşması, menfilik, umutsuzluk, karamsarlık, vatansızlık değil, kurumsallaşamamak.
Sorun emperyalist-kapitalist sistemin insan ile insan ve insan ile doğa arasındaki ilişkileri dinamitlemesi değil, kurumsallaşamamak.
Sorun devletteki savurganlık, lüks, israf, liyakatsizlik değil, kurumsallaşamamak.
Acemoğlu’nun tezleri, emperyalist-kapitalist sistemin hegemonyasını sürdürmek için bir perdedir.
Türkiye’nin ihtiyacı bir Üretim Devrimi’dir.
Üretim Devrimi, ABD Merkezli küresel sisteme ve işbirlikçi Dört Sülüğe karşı bütün üretici sınıfların devrimidir.
Türkiye’nin ufkunda neoliberalizmin, IMF’nin yıldızları yok.
Üreticilerin Millî yönetimi, Türkiye’nin ufkundadır.
Türkiye tek bir şekilde uçabilir ve dünyanın en büyük ekonomileri arasına girebilir: Üretim Devrimi yaparak ve Üreticilerin Millî Hükûmetini kurarak.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.