Nasıl bir kent istiyoruz? / Editör’den
Nasıl bir kent istiyoruz ? Belediye başkanlığı ve meclis üyeleri seçimlerinin üzerinden üç yıl geçti ve de vatandaş halen icraat bekliyor.
Yapılanlar ve yapılamayanlar ortada vatandaş da her şeyin farkında.
Seçim meydanlarında vaatler havalarda uçuştu ve buhar oldu.
Ortalık proje’den de geçilmedi hatta bunun için lüks otellerde tanıtım toplantıları yapıldı.
Yoksul mahallelerde ise bol bol kahvehane toplantısı.
Kent hizmetlerinde belirleyici olan vatandaşın mutluluğudur,sağlığıdır, huzurudur.
Uygulamaya giren yeni ‘BÜTÜN ŞEHİR’ yasası ile büyük şehir olan Belediyelerde ise durum daha da farklıdır. Bundan böyle kırsal alanda ki her türlü yatırım, kalkınma projeleri de ve bir kent için zorunlu olan ulaşım, eğitim, sağlık, kültürel yaşam gibi sorunlara çözüm bulmak ve bölge de yaşayan vatandaşları rahat ettirmek ,huzurlu bir kent ortamı sağlamak da gereklidir.
Kent’ler üretken olmalıdır. Günümüzde ise Kent’ler tüketim alanları haline gelmiştir.
Günümüzde Kent’ler borçlanan, rantiyecileri ve mafya vari yapıları sırtında taşır hale getirilmiştir.
Kent’ler yorulmuştur, kent trafiğ’ i ise canavarlaşmış, yaşayanların yollarda ve de taşıtlarda tükendiği alanlar haline gelmiştir.
İşsizlik ve yoksulluk kent’leri suç üretir bir hale getirmiştir.
Kent’ler üretici olmıyan insanların yaşadığı ‘OBEZ’ kentler haline gelmiştir.
Çalışan ve üretenler ise , kent yaşamının dışına itilmiş, varoşlara tıkılmıştır.
Havadan para kazanmanın aracı haline getirilen kent rantları bir avuç çıkar şebekesinin yağma alanı haline getirilmiştir.
Belediyelerin yapmış hizmetler özelleştirme adı altında ‘Şirketlere’ devredilmiş belediyeler taşeron ve müteahhit cenneti haline getirilirken çalışanlar için cehennem haline getirilmiştir.
Kent’ler de kibrit kutusu gibi yığılmış binalar, güneş görmeyen sokaklar ,mahalle kültürünü, komşu dayanışmasını yok eden bir yaşam tarzı ortaya çıkmıştır.
Tarımsal alanlar ve verimli topraklar işyeri ve apartman arsasına dönüştürülmüştür.
Kent’ler toplumsal , ahlaki çürümenin yoğunlaştığı alanlar haline gelmiştir.
Kent’ler tarihsel ve kültürel alanları yağmalandığı alanlar haline getirilmiştir.
Kent’lerimizi rantiyeci ahtapotların yağmasından kurtarmalıyız.
Bu olumsuz şartlarda kentlerde yaşayan vatandaşlarımız mutsuz ve umutsuz bir yaşam tarzına mahkum hale getirilmiştir.
Yaşadığımız Kent ‘e bakalım, üretim den koparılmış bir hale getirilmiş yığınlar işsizlik gırdab ‘ında yaşam kalitesi düşürülmüş ve vatandaşın borç batağında olduğu mutsuz ve umudunu arayan bir kent haline gelmiştir.
Çukobirlik ,Paktaş, Sümerbank, Tekel ve diğerleri. gibi üretim alanları kapanmış/kapatılmış çalışanlar d a ya emekli edilmiş ya da işsizler ordusuna katılmıştır.
Kent üretimden koparılmış bir hale getirilmiştir.
Bir kent’in mutluluğu , rahatı ve huzurunun en önemli kaynağının da üretici kent olmaktan geçtiği gerçeğini de unutmamak gerek diye düşünüyorum.
Bütün bu olumsuzlukları sadece bir durum tespiti amacı ile yazmıyorum.
Aynı zamanda yeni görevde ki Sayın Belediye Başkanlarına da bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.
Vatandaşı rahat, doğayla iç içe toplumsal hizmetlerin halka kolayca götürülebildiği , kültür ve sanat hayatının canlı, halkın siyasal yaşama katılma imkanlarının geliştiği ,doğrudan demokrasi uygulamalarına elverişli ferah kentler, huzurlu kentler , uydu kentler oluşturabilmelidirler.