Rakamların çığlığı! / Editör’den
Çığlık sesi duyunca insan irkilir değil mi ?
Siz hiç çığlıklara kulak tıkayan bir toplum gördünüz mü?
Çığlıkları duymamazlıktan gelen ve umursamayan insanlar gördünüz mü?
O çığlıklara rağmen hiç bir şey olmamış gibi günlük yaşamına devam eden bir toplum gördünüz mü?
Bütün bu çığlıklar duymayan ,hissetmeyen adeta uyuşmuş gibi davranan ,hiçbir şey olmuyormuş gibi davranan,kabul edilmiş çaresizlik sendorumu içinde bulunan bir toplum gördünüz mü?
Bütün bunları görmeyenler şöyle kulaklarını bir açıp etraflarını bir dinlesinler bakalım veya sessizce bir köşeye çekilip bir izlemede bulunsunlar bakalım.
Bir toplum düşünün gırtlağına kadar borca batmış,bir toplum düşünün geleceğini yiyip bitirmiş,bir toplum düşünün ki olmayan kazanç ile harcamada bulunup, borçlandırılarak geleceği ipotek altına alınmış olsun.
Bir toplum düşünün rahat ve lüks içinde yaşamaya özendirilip ,borçlandırılıp adeta esir alınan beyinlerine ipotek konulmuş olsun.
Düşünme ve özgürce karar verme iradesi elinden alınmış olsun.
Bir toplum düşününki borçlarını bile ödeyemez duruma gelsin borcunu ödemek için bile yeniden borçlansın. Böyle bir toplumdan özgür irade adına ne beklersiniz.
Düşünme aczine giren bir toplumda akıl ve mantık gerçekçiliği kalır mı?
Yaşamın temeli olan ekonominin rakamlarından çığlıklar yeri göğü inletiyor,feryatları göğe yükseliyor.
Ekonomistler mutfak harcamaları ve gıda ürünlerindeki fiyat artışına işaret ederken hızla artan fiyatlar tükecilerin daha da büyük geçim sıkıntısı yaşamasına neden olmaktadır.
İşsizlik azalan gelir buna karşılık temel ihtiyaçlarda meydana gelen fiyat artışları ve buna bağlı olarak borçları ödeyememe çığlıkların daha da artmasına yol açmaktadır.
Ülkede ekonomik olarak büyüme belirtileri yok,bir iyileşme yok sadece sıcak para politikaları,borsa ve döviz oyunları, buna karşılık borç batağında çırpınan ve hızla yoksullaşan bir toplum.
Ekonomide bu çaresizlikler yaşanırken siyaset ise tam bir çıkmazda yoksullaşan toplum hızla umutsuzluğa ,çaresizliğe kapılmış durumda.
Sahi tüm bu olup bitenlerin tek sorumlusu iktidar mı yoksa ciddi bir alternatif oluşturamayan, muhalefet mi, yoksa halk mı?
Sahi kim?
Yoksa hepsinin de ayrı ayrı payı var mı?