Şapkayı gaptırmam!
Süleyman Demirel’in “şapkayı gaptırmam” söylemine “şapka çıkartmak” gerek.
Neden mi?
Çünkü önce iyi bir siyasetçiydi, sonra harbi “Devlet Adamı” idi. 6 defa gitti, 7 defa geldi. Zincirbozan’a atıldı, yine de şapkayı kaptırmadı.
Neyi, nerede, nasıl koruyacağını çok iyi bilirdi.
Şapka onun için sadece “kafaya takılan” bir nesne değil, adeta “namus”tu. Koruyamadığı zaman “başına” nelerin geleceğini tahmin edebiliyordu.
O nedenle “kutsalını” kimseye kaptırmadı.
*
Yanı sıra döneminin siyasetçileri, Ecevit, Erbakan, Türkeş de, iyi birer siyasetçi ve devlet adamlarıydı. Bu isimler de değerlerine her koşulda sahip çıkmasını bildi. Ara dönemlerde altlarından “zorla” çekilen koltuklarına “akıllarını” kullanarak sonunda kavuştu.
*
Mesela Demirel; çayın fiyatını yükselttiğinde gelen tepkilere karşın “kalite ayarlaması yapıldı, çayın kalitesi yükseldi” derdi.
Döneminde benzine yokluğu hatırlatıldığında “memlekette benzin vardı da, biz mi içtik” diyerek siyasi dehasını kullanırdı.
Öylesine hazırcevaptı ki; bir öncesi söylemiyle ters düştüğünde “dün dündür, bugün bugündür” der ve tartışmayı kapatmasını bilirdi.
“Yollar yürümekte aşınmaz”, “Bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz” sözleriyle de “kurnaz siyasetçi” olduğunu kanıtlamıştı.
*
Bulunduğu makamın farkına varmak siyasetçiler için en önemli değerdir. Halk sizi o koltuğa bahane üretesiniz diye değil, hizmet üretesiniz, “kimseye kaptırmayasınız” diye oturttu.
Bu nedenle “ENKAZ DEVRALDIK” söylemi çok basitinden “ağlama sanatı”dır.
“Yağmur yağarken ıslandım” diyemezsiniz. Çünkü yağmurlu-çamurlu günlerin olacağını çok iyi biliyordunuz.
Mesela: geçmişte Adana Büyükşehir Belediyesi’nde meclis üyeliği de yapanlar “bu kadar borçtan haberimiz yok” deme hakkına sahipler mi?
Elbette değil.
Lütfen kimsenin aklıyla dalga geçmeyin.
**
Demirel şapkayı kimseye kaptırmadı.
Zeydan Başkan da koltuğu bir daha kimseye GAPTIRMASIN.
Koltuk milletin koltuğu.
Tiyatrocuların değil.
CHP’li gençler aş-iş istiyor. Adanalı hizmet bekliyor.
**
“Açım” diye feryat edene “geber diyemezsiniz.
5 yıl öyle çok uzun süre değil, bunu en iyi selefiniz Hüseyin Sözlü bilir.
“DOST ACI SÖYLER” diye çok anlamlı atasözümüz var.
Siz de “selef” olmak istemiyorsanız, masanıza, koltuğunuza sahip çıkın, mazeretlere sığınmayın asıl işiniz olan hizmet üretin.