‘Savaşın kazananı yoktur’ deniyor Peki Bedir nedir, Çanakkale nedir, Sakarya nedir? / Utku Reyhan yazdı
Yıllardır bu söz dillerde. Ne zaman dünyanın gündemine savaş gelse, bu söz piyasaya çıkıyor: Savaşın kazananı yoktur.
Rusya’nın Ukrayna harekâtı başladığından bu yana kullanımı arttı. Kimisi sonuna “Barışın da kaybedeni yoktur.” cümlesini ekliyor. Geçmişten bugüne kimler kimler söylemedi ki bu sözü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar
TBMM Başkanı Mustafa Şentop
TDT Aksakallısı Binali Yıldırım
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg
Avusturya Başbakanı Karl Nehammer
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli
E. General Ahmet Yavuz
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu
İyi Parti Kayseri İl Başkanı Sebati Ataman
DİSK
KESK
Fener Rum Patriği Bartholomeos
TÜGİAD Genel Başkanı Nilüfer Çevikel
Hürriyet yazarı Rauf Tamer
Gazete Duvar yazarı Mehmet Taşdemir
Zaman yazarı İhsan Dağı
Barış Vakfı (PKK Bağlantılı)
Daha sayısız isim ya da kuruluş var. Bu kadar yaygın ve her kesime sirayet eden bir önerme olması, karşı karşıya olduğumuz ideolojik saldırının gücünü de gösteriyor. Kimi iyi niyetle, kimi laf olsun diye, kimi de PKK örneğinde olduğu gibi karşı tarafı durdurmak için kullanıyor bu sözü.
KAZANANLAR KAYBEDENLER
Peki savaşların gerçekten kazananı olmaz mı?
Ya da şöyle soralım: Nasıl olsa kazananı olmadığına göre savaştan kaçınmalı mıyız?
Mesela İstiklâl Savaşımızın kazananı yok mudur? Ankara kazanmadı mı? İngiltere ve Yunanistan kaybetmedi mi?
Malazgirt’ten Anadolu’ya girerken Alpaslan’ın ayaklarına halı mı serdiler?
Fatih’in İstanbul’u almak için döktüğü toplar, kuş tüyünden miydi?
Çanakkale’den doğrultulan namlulara, ‘ölmeyi emrederek’ yanıt vermedik mi?
Kuzey Kıbrıs nasıl kurtarıldı, KKTC nasıl kuruldu? Kıbrıs Harekâtının kazananı olmadı mı?
Suriye’nin kuzeyinde PKK koridoruna silahla müdahale ederek yanlış mı yaptık?
15 Temmuz’da kışla kışla ABD’nin askerleriyle savaşmadık mı? Hata mı ettik?
Karabağ, diplomasi ile mi işgalden kurtuldu?
Cezayirliler bağımsızlıklarını savaşla kazanmadı mı?. Hani savaşın kazananı yoktu? Bütün Afrika için geçerli bir soru.
Acaba Çin, Japon işgaline karşı savaşmasa Çin olabilir miydi? Sahi son Çin-Japon savaşının kazananı olmadı mı? Hem Çin hem Japonya mı kazandı?
Balkan halkları ya da Ruslar, Hitler’in tanklarını çiçeklerle karşılasa daha mı iyi olurdu? Hitler’i savaşmadan durdurma olanağı var mıydı?
Vietnamlılar, Afganlar, Iraklılar. Bağımsızlıkları için savaşanlar… Ülkesi işgâl edilene ‘savaşma, savaşın kazananı olmaz’ diyebilir misiniz?
ABD nasıl kuruldu? Hem bağımsızlık savaşı hem iç savaş vermeselerdi ABD’nin hali nice olurdu? Fransa nasıl Fransa oldu?
Peki ‘Gazavât’ ne olacak? Nereye koyacağız? Bedir nedir? Uhud, Hendek, Hayber, Mute, Huneyn…
İslam, Arap yarımadasından çıkıp, Endonezya’dan Moritanya’ya kadar nasıl yayıldı?
SAFSATA
Haklı savaş vardır, haksız savaş vardır. Fakat her savaşın bir kazananı vardır. ‘Savaşa hayır’ ya da ‘savaşlar kötüdür’ sloganları, emperyalistlerin ezilen dünyanın haklı savaşlarını bastırmak için dayattıkları bir budalalıktır. Mücadele azmini kırmak, bağımsızlık hevesini yok etmek için uydurulmuş safsatalardır.
Rusya’nın Ukrayna harekâtı ile birlikte Batı’nın ‘savaş karşıtı’ propaganda aygıtları da devreye girdi. Bir telaş hakim. Çünkü herkesin ittifakla kabul ettiği gibi, ortada Rusya-Ukrayna savaşının ötesinde bir durum var. Rusya, ABD’nin başını çektiği ve NATO eliyle koruduğu kurulu askeri/ekonomik düzene baş kaldırıyor. Üstelik yalnız da değil. Çin’den Batı Asya’ya, Afrika’dan Güney Amerika’ya kadar dünyanın ezici çoğunluğu açık ya da örtük biçimde Rusya’nın yanında. Bu nedenle Batı’nın yedi bin küsür yaptırımı Rusya’yı ciddi biçimde sarsamadı. Ukrayna savaşı, yeni ve daha eşit, daha adil, daha barışçıl bir dünyanın alameti. Bu köktenci özelliği nedeniyle bir kez daha bir haklı savaşı, ideolojik düzlemde boğmak için, aynı tekerleme dillere dolandı.
TEORİ İLE BİLİM VE ÜTOPYA
Teori Dergisi ile Bilim ve Ütopya Dergisi, Nisan 2022 sayılarında savaşın, şiddetin, silahın, zorun medeniyet tarihinde ve günümüzde oynadığı müspet rolü bilimsel ve tarihsel olarak inceliyor. Bütün okurlarımıza bu dolu dolu iki dergiyi incelemelerini öneriyoruz. (Kaynak: Aydınlık)