Silik muhalefet!.. / Niyazi Koç yazdı
Bir zamanların ünlü bir sloganı vardı..
Çarşı her şeye karşı!
Günümüzdeki muhaliflerin içine düştükleri çıkmazı anlatan güzel bir slogan.
Her şeye karşı çıkmanın, her şeyi eleştirmenin muhalefet olduğunu zanneden siyaset tüccarları, toplumu da bu algı ile yönlendirmeye özel çaba göstermektedirler.
İktidarın yanlışlarını eleştirmek, icraatlarına doğru şekilde yön verebilmek de iktidara gelmek için çalışmaktır. Muhalefet olmak yoksa her şeye karşı olmak demek değildir.
İktidarın yanlışlarını kendine kalkan yapmak ama onlar yapmıştı biz de yapsak ne olur anlayışı muhalefet yapmak değildir.
İktidar olmayı hedeflemeyenler günlük kısır çekişmeleri, laf sokuşturmayı, yandaşlarını kutuplaştırmayı her fırsatta iktidarın ak dediğine kara, kara dediğine ak demeyi maharet sayanlar sadece ve sadece “silik muhalefet” yaparak ele geçirdikleri birkaç belediyenin rantını paylaşmayı muhalefet zannediyorlar.
Bu durum, sadece siyasi partiler için geçerli değildir.
Derneklerin, odaların, baroların yönetimine gelenler de bu “silik muhalefet” hastalığına yakalanmış durumdalar.
Siyasi beklentileri uğruna girmedikleri kılık kalmayan, demokrasi havarisi kesilen ve demokrasiyi sadece kendi çıkarları için isteyenler makam ve mevkii uğruna her şeye karşı çıkmayı muhalefet yapmak zannetmeye devam ediyorlar.
Kendilerini ilgilendirmeyen her konuda görüş belirten oda başkanlarından, baro başkanlarından, dernek başkanlarından bu millet bıktı artık.
Her kurum kendi alanında çalışmalar yapmak yerine, kendi meslek grupları ile çalışmalar yapmak yerine, iktidarı eleştirmeye “Çarşı her şeye karşı” sloganını kendine şiar edinenler önce kendilerine bakmalıdır.
Kendi meslek örgütlerinde bile ayak oyunları ile yönetime gelenler, delege oyunları ile seçilenler başkalarına demokrasi dersi veremez.
Başkalarına demokrasi dersi verenler, önce aynaya baksınlar.
Çok eleştirdikleri “Tek Adam” sistemi kendi siyasi partilerinde yok mu?
Kendilerinin siyasi yapılarında acaba demokrasi ve liyakata çok mu önem veriyorlar?
“Muhalefet yapacağım” diye demokrasi ve barış düşmanlarının enstrümanı haline geldiklerinin farkındalar mı acaba?
Kendi küçük ve karanlık dünyalarında çırpınıp dururlar. Ve…
Tarih onları yazacaktı elbet; “’Beyaz atları ile geldiler, eşekle geri gittiler” diyerek!