Sivas Kongresi 101 yaşında
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından 4 Eylül 1919’da düzenlenen Sivas Kongresi’nde ‘manda ve himaye’ fikri reddedildi, ulusal kurtuluş mücadelesine ışık tutacak kararlar alındı
Milli Mücadele’nin mihenk taşı olan Sivas Kongresi’nin 101. yıldönümü, Sivas’ta çeşitli programlarla kutlanacak. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleri dolayısıyla sınırlı sayıda katılımcıyla gerçekleştirilecek kutlamalar, Atatürk Anıtı’na çelenk sunma töreniyle başlayacak. Atatürk Kongre Müzesi’nde Sivas Kongresi’nin temsili canlandırması yapılacak. Müze bahçesinde devam edecek törenlerin ardından Solotürk ve Türk Yıldızları gösteri uçuşu gerçekleştirecek.Kutlamalar 5-6 Eylül günlerinde yapılacak 8. Ulusal Yıldız Dağı Tırmanışı ile sona erecek.
SİVAS KONGRESİ SÜRECİ
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’da başlattığı ulusal kurtuluş mücadelesini, Amasya’dan sonra Sivas’ta sürdürdü. Erzurum Kongresi’ne katılmak üzere Amasya’dan ayrılan Mustafa Kemal Paşa, 27 Haziran 1919 günü Sivas’a geldi ve Sivas halkı tarafından coşkuyla karşılandı. Sivas’ta yapılan toplantıda ülkenin durumu görüşülerek en kısa zamanda kentte milli bir kongre yapılmasına karar verildi.
Mustafa Kemal Paşa, Sivas’a 2 Eylül 1919 günü yeniden geldi ve 18 Aralık 1919’a kadar burada kaldı. Mustafa Kemal ve beraberindeki heyet tarafından 4 Eylül 1919 Perşembe günü saat 14.00’te bugünkü Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi binasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Sivas Kongresi yapıldı.
MANDA TARTIŞMALARI
Kayıtlara göre resmi çalışmaları 7 gün süren kongrede, Mustafa Kemal Atatürk başkanlığında ulusun kurtuluşu için çeşitli gündem maddeleri görüşüldü. 8-9 Eylül 1919 tarihlerinde manda tartışmalarının yaşandığı kongre, 11 Eylül 1919’da sonuç bildirgesinin yayınlanmasıyla kapandı.
Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye, 12 Eylül 1919’da halkın da katılımıyla yapılan toplantıda, ulusun kurtuluşu için önemli kararların yer aldığı kongre beyannamesini yayımladı.
“Manda ve himaye kabul olunamaz” gibi ulusun kurtuluşu için çok önemli kararların alındığı Kongre’de, ilginç bir olay da yaşandı. Yurdun çeşitli yörelerinden delegelerin katılımıyla 4 Eylül 1919 tarihinde düzenlenen ve manda konusunun da tartışıldığı Kongre’de, öğrenci arkadaşlarının temsilcisi olarak, aralarında topladıkları para ile kente gelen Hikmet ismindeki askeri tıbbiye öğrencisi de bulunuyordu. Heyecanlı manda tartışmalarının yaşandığı 8 Eylül akşamı, Mustafa Kemal Paşa’nın odasında yapılan toplantıda, askeri tıp öğrencisi Hikmet, şunları dile getirdi: “Paşam, delegesi bulunduğum tıbbiyeliler, beni buraya istiklal davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa bunlar her kim olursa olsun, şiddetle ret ve takbih ederiz. Farzı muhal, manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve tel’in ederiz.” Bu sözler karşısında duygulanan ve “Arkadaşlar gençliğe bakın, Türk milli bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin” diyen Mustafa Kemal Paşa, daha sonra Hikmet Bey’e dönerek, şöyle konuştu: “Evlat, müsterih ol. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz, ekalliyette (azınlıkta) kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: ya istiklal, ya ölüm!”
CUMHURİYET’İN İLANINA GİDEN SÜREÇ
Mustafa Kemal Paşa’nın gençlik yıllarından beri düşündüğü ve seslendirdiği, Samsun’a çıktığı andan itibaren resmi yazışmalarında en önemli mesele olarak yer verdiği “milli egemenlik” ve “milli irade” kavramları, Sivas Kongresi ile devlet hayatına yansıtılmaya başladı.
Halkın bütününü kapsayan ilk örgütsel faaliyet Sivas’ta gerçekleştirildi ve Sivas Kongresi, şekli ve içeriği itibarıyla adeta milli bir meclis işlevi gördü. Kongre’de yeni seçilen üyelerin katılımıyla yurdun tamamını kapsayan Heyeti Temsiliye, ülkenin kaderinde birinci derecede söz sahibi bir kurul halini aldı, ulusal hareketin meşru organları biçimlendirilmiş oldu.
Yedi günlük çalışmayla Sivas Kongresi, devletin önündeki engelleri ortadan kaldırarak, halkı bir bütün halinde, çizdiği program doğrultusunda harekete geçirmeyi sağladı. Bu hareket, 9 Eylül 1922’de büyük bir zafere kapı açtı, 29 Ekim 1923’te ise Cumhuriyet’in ilanıyla taçlandı.