Tunca Arslan’dan ‘sansürcü’ saldırısına yanıt: Festivali yıpratma çabasının göstergesidir
Altın Portakal Film Festivali’nin ön jürisinde yer alan yazarımız Tunca Arslan’ın Ulusal Kanal’da katıldığı programda ‘Bu yıl festivale başvuran 45 film içinde hiç LGBT filmi yoktu’ ifadeleri çarpıtıldı. Tunca Arslan konuyla ilgili açıklama yaptı
61. Altın Portakal Film Festivali, 12 Ekim Pazar günü düzenlenen ödül töreniyle sona erdi. Başarılı geçen festivalin ardından ise ‘sansür’ tartışması yeniden başladı. Altın Portakal Film Festivali’nin ön jürisinde yer alan yazarımız Tunca Arslan’ın Ulusal Kanal’da katıldığı programda “Bu yıl festivale başvuran 45 film içinde hiç LGBT filmi yoktu” ifadeleri çarpıtıldı, sosyal medyada kimi çevreler tarafından bir saldırıya dönüştü.
Konuyla ilgili açıklama yapan Tunca Arslan, söz konusu programda Altın Portakal’ın genel olarak temasının, geçen yıllardan farkının ve sinemanın gidişatının konuşulduğunu söyledi.
Kendisine “sansürcü” damgasının vurulmak istendiğini kaydeden Arslan, “Tam da başarılı, sorunsuz, temiz bir Altın Portakal’ı geride bıraktık diyebilecekken, festival bittikten sonra bizzat benim aktörlerinden olduğum bir tartışma-saldırı başladı.
“Festivalin tam ortasında Ulusal Kanal’la yaptığım yaklaşık 30-40 dakikalık bir röportajdan kurgulanmış ve 10 Ekim’de yayınlanan bir haber dolayısıyla, Altın Portakal’a, bana, dolayısıyla ön jürinin diğer iki üyesine de (Nilay Ulusoy, Seçil Tanel), garip biçimde “sansürcü” damgası vurulmak istendi. Ulusal Kanal’ın haberi “Altın Portakal’da LGBT’ye geçit yok! Bu yıl LGBT’ye yer verilmedi” spotuyla yayınlaması da abartılı ve yanıltıcı oldu.” ifadelerini kullandı.
FESTİVALİ YIPRATMA ÇABASI
“Sansürcü festival, sansürcü ön jüri” vaveylasının ön jüri üyelerine haksızlık olduğunu kaydeden Arslan, “Yaklaşık 40 dakikalık o röportajda asıl olarak bu yılki Altın Portakal’ın genel olarak teması, geçen yıllardan farkı, sinemamızın gidişatı vb. konuşuldu. Bir yerde “Bu yıl festivale başvuran 45 film içinde hiç LGBT filmi yoktu” dedim. Bu nesnel bir tespittir, öznel tercihim ya da benim yarattığım bir durum değildir.
“Bu tespit hakkında başlayan “Sansürcü festival, sansürcü ön jüri…” vaveylası, en hafif deyimle festivale de bana da ön jürinin diğer iki üyesine de haksızlıktır. Röportajın haberleştirilmiş üç-beş dakikalık kısmı izlendiğinde bile, çok sayıda LGBT temalı film başvurmuş da engellenmiş, festivale sokulmamış gibi bir durumun olmadığı, hemen anlaşılabilir.” dedi.
Filmlerin sanatsal kriterlerle değerlendirildiğini, ön jürilerin de böyle çalıştığını belirten Arslan, “Filmler, sanatsal kriterlerle değerlendirilir, ön jüriler de böyle çalışır. Bu yıl da bu ilke doğrultusunda kararlar aldığımıza inanıyorum. Hayali bir mantık dizgesiyle, festivali ve ön jüriyi “sansürcü” diye suçlamak, bilinen nedenlerle Altın Portakal’la derdi ve sorunu olan bazı çevrelerin, olay çıkarma arzusunun ve festivali yıpratma çabasının göstergesidir. “Festival dövücüler”, maalesef gene bir bahane bularak abesle iştigal etmektedir.” diye konuştu.