Vatan Partisi Rusya Temsilcisi Mehmet Perinçek: “Burada Türk-Amerikan Savaşı Var”
Vatan Partisi Rusya Temsilcisi Mehmet Perinçek, Türkiye’nin başlattığı operasyonlarda Amerika ile savaştığını söyledi. Türk-Amerikan savaşının yeni olmadığını vurgulayan Perinçek, çatışmanın arttığı bir dönem olduğunu belirtti.
Vatan Partisi Rusya Temsilcisi Mehmet Perinçek, Türkiye‘nin Suriye’nin kuzeyine başlattığı operasyonlarla ilgili Ulusal’a açıklamalarda bulundu. Perinçek, açıklamasında Türkiye’nin ABD ile savaştığına dikkat çekti.
“Burada Türk-Amerikan Savaşından Bahsetmek Lazım”
Mehmet Perinçek yaptığı açıklamada şunları söyledi:
– Türkiye’nin içinde bulunduğu durum haklı bir konumda. PKK’nın gerçekleştirdiği bir terör saldırısı vardı arkasından Türkiye’nin buna bir cevabı oldu. Karşılığında Türk SİHA’sının Amerikalılar tarafından indirilmesi oldu. Burada bir Türk-Amerikan savaşından bahsetmek lazım. Türkiye’nin sadece terörle mücadelesinin ötesinde Türkiye ile Amerika’nın artık dolaylı olarak değil, fiili olarak da karşı karşıya geldiği bir durum söz konusu. Türkiye’nin buradan başarıyla çıkması için milli bir stratejiye de ihtiyacı var. Türkiye’nin haklı olması, Türk hükümetinin iyi niyetlerle hareket etmesi başarı için yeterli olmayacaktır. Türkiye’nin ilk önce hem Orta Doğu’da hem Doğu Akdeniz’de Amerika’yla karşı karşı kaldığı bu savaşı kazanabilmek için ittifaklar oluşturması gerekiyor. Özellikle Suriye konusuna baktığımızda mutlaka Türkiye’nin Esad hükümeti başta olmak üzere Rusya, İran gibi bölgede bulunan diğer Astana sürecindeki ortaklarıyla bir işbirliğine girmesi gerekiyor. Bunun yapılması durumunda Türkiye PKK’ya karşı ve onun hamisi ABD’ye karşı ciddi bir başarı elde edebilir.
“Türkiye Suriye’nin Toprak Bütünlüğünü Sağlayacak Stratejiye Sahip Olmalı”
– Bununla birlikte Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü her noktada sağlayacak bir stratejiye sahip olması gerekir. Burada iki tane önemli not var: birincisi tabi bölücü terörün kökünün kazınması önemli diğer taraftan tabi İdlib’deki yobaz terörün ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu iki unsur da birbirini besleyen unsurlar. Bu iki unsurun hiçbirini de kayırmamak yada daha makul görmemek gerekiyor. Bu yüzden hem İdlib’de hem de Fırat’ın doğusunda Şam ile Rusya ile ve İran ile ortak hareket ederek oradaki bütün “özerk” yapıların tamamen ortadan kaldırılması için bir strateji gerekiyor. Bu “tamamen ortadan kaldırmak” ifadesinin altını çizmek lazım. Çünkü ne yazıkki Türk hükümeti hem Şam’la ilişkiler kurmak konusuna ayak sürüyor diğer taraftan da PKK’yı orada ortadan kaldıracak bir stratejiyle de hareket etmiyor. Devamlı onları aşağı doğru ittirmek gibi, onların varlığını bir şekilde kabul eden ve tahammül eden bir çizgide bulunuyor. Süpürmenin değil, kökünün kazınması için bir stratejiyle hareket etmek gerekiyor. Tabi terörün kökünü kazımak için de söylediğimiz uluslararası ittifaklar lazım.
“Batı’ya Avuç Açan Ekonomi Politikaları ile Operasyonları Layıkıyla Yerine Getiremeyiz”
– Bunun yanında Mehmet Şimşeklerin yönettiği bir ekonomiyle de bu görevi layıkıyla yerine getiremeyiz. Neden? Çünkü sizin ekonominiz Batı’ya avuç açan, onlardan kredi dilenen veya onlardan borç dilenen bir çizgideyse onlarla nasıl savaşacaksınız? Bir taraftan avucunuzu Batı’ya açacaksınız, İngiltere’ye açacaksınız, Amerika’ya açacaksınız, onlardan gelecek para için her türlü taklayı atacaksınız, diğer taraftan onlarla savaşacaksınız. Bu mümkün değil. Ekonomi alanında da bir stratejiye ihtiyaç var. Suriye cephesi, Doğu Akdeniz cephesi tek başına askeri bir cephe değil. Sadece savaş meydanında kazanılan bir çarpışma da değil. Burada hem uluslararası ilişkilerdeki söylediğimiz gibi bir stratejiye ihtiyaç var. Ekonomide de bu stratejiyi destekleyecek ve Türkiye’nin kendi yağında kavrulmasını sağlayacak ve gerçek müttefikleriyle hem enerji güvenliğini sağlaması hem üretim devrimini gerçekleştirmesini sağlayacak bir stratejiye ihtiyaç olduğunu söylemek lazım.
“Türk-Amerikan Savaşı Yeni Değil”
– Bu Türk-Amerikan savaşı yeni değil. Türkiye 15-16 Temmuz’da da Amerika’yla savaşıyordu bugün de Amerika’yla savaşıyor. Ama artık çok daha çatışmanın şiddetinin arttığı ve Türk askeriyle Amerikan askerinin çok daha yakın bir cephede karşı karşıya geldiği bir durum söz konusu. O yüzden artık hiçbir şekilde vasat politikalara tahammül edecek bir durumda olmaması gerekir Türkiye’nin. En acil şekilde Şam’la işbirliğine gidilmeli. İdlib’deki ve Fırat’ın doğusundaki terör odaklarının ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozan her türlü yapının kökünün kazınması, süpürülmesi değil hatta İdlib’de olduğu gibi ara sıra himaye edilmesi, orada İngiliz paralarıyla işler çevrilmesi değil, bunların hepsinin kökünün kazınması amacıyla hareket edilmesi gerekir. Bu stratejinin başarıya ulaşması için Türkiye’nin doğru bir ekonomi politikasına ihtiyacı vardır, Türkiye’nin doğru bir uluslararası ittifaklar kurabileceği stratejiye ihtiyacı vardır. Suriye’de kazanmak için doğru bir Ukrayna politikasına, doğru bir Karadeniz politikasına ihtiyaç vardır. Karadeniz’de yapacağınız hatalar, Doğu Avrupa’da, Karadeniz’de Amerika’nın kuklası Ukrayna’nın politikalarını askeri anlamda destekleyerek Suriye’de doğru bir ittifaklar manzumesini kuramaz. Dolayısıyla, ekonomiden dış politikaya ve askeri stratejiye kadar, bütüncül bir milli stratejiye sahip olunduğu takdirde bu savaştan Türkiye zaferle ayrılacak ve hem bölgeye barış getirecektir hem huzur getirecektir hem de bütün bu terör odaklarının yuvalarını dağıtıp ortadan kaldırabilecektir.
“Türkiye’nin Operasyonları Bölge Ülkelerinin de Çıkarına”
– Türkiye’nin oradaki terör yuvalarına yönelik bütün harekatları sadece Türkiye’nin değil bütün bölge ülkelerinin çıkarına. Neden? Çünkü PKK terörü, oradaki sözde Kürdistan projesi, Amerika’nın kukla devlet projesi… Orada kurulacak bir üs Rusya’ya Çin’e kadar uzanan Amerikan stratejisinin parçası olacaktır. Dolayısıyla TSK’nin PKK’yı vurması Rusya’nın da, Çin’in de, Pakistan’ın da İran’ın da çıkarınadır. Bu bakımdan bütün bölge halklarının hatta tüm Avrasya coğrafyasının kalbinin Türkiye ile atması gerekir. Öyle olduğunu da biliyoruz, görüyoruz. Ancak Türkiye orada sadece kendi silahlı gücünü kullanarak değil, bizzat o toprakların sahibi Şam’la hareket ederse, Rusya’yı da İran’ı da PKK ile mücadelenin içine çıkarsa çok daha az kayıpla somut sonuçlar elde edecektir. O bakımdan Türkiye’nin İdlib’de izleyeceği çizgi de Fırat’ın doğusundaki başarısı açısından önemlidir, Ukrayna meselesinde izleyeceği çizgi de bu açıdan önemlidir, Karadeniz politikaları da bu açıdan önemlidir. Sadece dost ülkelerin, komşu ülkelerin kalplerinin bizle atmasının ötesinde bir de onların silahlı gücünü de PKK’nın üzerine sürecek ve bu anlamda Mehmetçikle omuz omuza savaşacak kuvvetleri de seferber etmek bu anlamda büyük önem taşımaktadır. Sadece istemek, sadece arzu etmek, sadece haklı olmak zafer için yeterli değildir. Bütün başarılar doğru bir stratejiyle kazanılmaktadır. Bu doğru stratejiye maalesef Türk hükümetinin sahip olduğunu söylemek mümkün değildir.
Milli Savunma Bakanı’nın ABD’li Yetkililerle Görüşmesi
– Türkiye’nin SİHA’sının Amerika tarafından düşürüldüğü ifade ediliyor. Bu koşullarda PKK’nın Amerika’nın talimatıyla Ankara’nın göbeğinde, İçişleri Bakanlığı’na saldırdığı koşullarda ipler atılmayacak da ne yapılacak? Fakat Savunma Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya bakıyoruz. Açıklamada Amerika Savunma Bakanlığı’nın yetkilileriyle oturulup DAEŞ’e karşı Türkiye’nin Amerika ile birlikte mücadele edileceğinden bahsediliyor. Ben şimdi soruyorum; DAEŞ’e karşı Amerika’nın en büyük müttefiki kim? Gidin ABD Savunma Bakanlığı’na sorun. Hatta sormanıza gerek yok, internete yazın “Amerika’nın en büyük müttefiki kim” diye. Size Amerikalıların ağızından cevabı verecektir; PYD/PKK… ABD, DAEŞ’e karşı sözde mücadelesini PYD/PKK ile birlikte veriyor. PKK’yı bu temelde meşrulaştırıyor, bu temelde eğitiyor, bu temelde silahlandırıyor. Türkiye’nin Savunma Bakanlığı, ABD’nin Türk SİHA’sını indirdiği gün Amerikalı yetkililerle görüşüyor ve DAEŞ’e karşı Amerikalılarla birlikte mücadele edeceğinden bahsediyor. Türk askerini PKK’lılarla yan yana getirip, Amerikan şemsiyesi altında DAEŞ’e karşı savaştırmak demektir. Siz Amerika’yla birlikte Suriye’de DAEŞ’e karşı ortak mücadele konusunda kararlıyız diyorsanız PKK ile müttefik olursunuz. Amerika’yla birlikte DAEŞ’e karşı kiminle savaşacaksınız? Bir yanınızda John olacak diğer yanınızda PKK’lı teröristler olacak. Siz bunu Amerika’nın emriyle Ankara’nın ortasında PKK’nın bomba patlattığı ve ABD’nin de Türk SİHA’sını indirdiği bir günde ifade ediyorsunuz. Dolayısıyla bu da biraz önce bahsettiğimiz stratejiye sahip olunmadığını ve doğru temellerde bu operasyonların kurulmadığını gösteriri. Bunlara “düşmanı oyalıyoruz” gibi bahaneler uydurulabilir. Ama siz Amerika’yla savaşırken Türk milletini de seferber etmeniz lazım. “Amerika’yla birlikte DAEŞ’a karşı savaşacağız” gibi zırvalarla Türk milletini seferber edemezsizin. Rusya’yı, İran’ı yanınıza çekemezsiniz. Türkiye’nin çok daha net tavırlara ihtiyacı vardır. Bu net tavır da bütüncül bir stratejiyle hareket ederek olur.
“Türkiye’nin Amerikan Planlarını Bozacak Bütün Adımlarını Rusya Destekler”
– Türkiye’nin bölgedeki Amerikan planlarını bozacak her türlü adımı Rusya tarafından desteklenmektedir. Bugün Karabağ’da Moskova-Ankara-Bakü ekseni ciddi başarılar elde etmiştir. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün sağlanmasında ciddi faydalar sağlamıştır. Oradaki Amerikan planlarını bozmuştur. Amerika’yla ittifak ve tatbikat yapmak isteyen Ermenistan’ın planlarını bozmuş, işgaline son vermiştir. Türkiye’nin PKK’ya karşı operasyonları da bu temeldedir. Ama bunlar göstermelik değil, orada bütün PKK varlığını bitirecek ve Amerika’nın da bölgeden temelli olarak sağlayacak düzeyde ele alınmalıdır. O zaman bütün bölge ülkelerinin bu operasyonlara bakışı değişir. Sadece bakmakla, alkışlamakla da kalmazlar. Bunun yanında PKK’yı orada bitirirken Rusya’yı da yanınıza alırsınız, Suriye’yi de yanınıza alırsınız, İran’ı da yanınıza alırsınız. Diyorlar ya DAEŞ’e karşı Amerika’yla birlikte savaşacağız, o savaşta John ile PKK’lı militanlarla savaşırsınız. Ama siz orada Amerika’yı bitirme, PKK’yı bitirme kararlılığıyla hareket ederseniz yanınıza Rus İvan’ı yanınıza alırsınız, Suriyeli, İranlı kardeşlerinizi yanınıza alırsınız ve oradaki İdlib’den başlayarak Fırat’ın doğusunda kadar bütün bölücü ve yobaz terörü bitirirsiniz.