Dolar 34,4840
Euro 36,3681
Altın 2.959,15
BİST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana 17°C
Yağmurlu
Adana
17°C
Yağmurlu
Cum 22°C
Cts 14°C
Paz 13°C
Pts 14°C

Yoksulluk içinde zengin bir yaşam mı sürüyoruz?

2 Ekim 2021 18:47 | Son Güncellenme: 2 Ekim 2021 20:41
A+
A-

Toplumun  tüm  kesimleri  kendine  göre    refah   içinde  bir yaşam  sürdürmenin  peşinde.

 Gerçekte  ise öylemi   yoksa  geleceğimizi de  yiyip bitirdik  veya  borçlanarak mı bu refahı  sürdürüyoruz.

Bence  herkes   her kesim  bu soruyu  kendine sormalı   ve  kendi yaşam standart’ını   gözden  geçirmeli.

Üretime   dayanmayan   bu  zenginleşmenin   kaynağı  nedir diye sormalıdır

Üretmeden   artı  değer  yaratmadan ,tasarruf   etmeden  nasıl  refah  içinde yaşanır  tabii ki borçlanarak     ekonominin  tüm  katmanları  bu  borçlanma  yolu ile    ayakta  kalmaya devam  ediyor.

Oysaki   ülke  tarım sektöründen çıkıp   hizmet sektörüne  yöneltilmiş halbuki   bizim  katma değer yaratan   sanayi   sektörlerine  ihtiyacımız var.

 Bizim  sanayileşmemiz  gereklidir. Katma değer yaratan  ihracatı  geliştirmemiz  gereklidir.

Ama  işsizlik  had safhada  vergi  sistemi  bozuk .

Vatandaş  ve  esnaf ve de  devlet  faize çalışıyor.Çiftçi borç batağında ve faiz kıskacında.

Türkiye  faize  çalışıyor .

Reel kurlar  yüksek.

 Gelir  dağılımındaki eşitsizlik ise kabul edilemez  boyutlarda .

Vergilendirmede ise  büyük dengesizlikler mevcut.

Ekonomi tamamen sıcak  paraya  dayalı hale getirilmiş.Bu durumun sürdürülemez olduğu gerçeği ortada olmasına  rağmen.

 Ancak  tüm bunlara  rağmen    yoksulluk  içinde     refah  bir yaşam  tarzı da  topluma dayatılmanın ötesinde  kabul ettirilmiştir.

Toplumun  tüm kesimleri  akıl almaz bir şekilde  borçlanarak  zenginleşme  rüyasına kapılmış  ve gelecekleri de ipotek altına  alınmıştır.

Şimdi  soruyorum   boğazına   kadar   borçlanan  bir  toplumun  özgür   iradesi  olabilir mi?

Aslında  yoksulluk   içinde  refahı yaşadığımız  zannettiğimiz    durumda    yaşanılan   şey   ise tamamen   bir  sosyal-sefalettir.

Göçü   yönlendirenler   büyük   şehirlerin  varoşlarını   yapılan  yardımlar  ile  oy  depolarına  çevirmişlerdir.

Çılgın değil  aslında  çılgınlık  projeleri   üreten   bir  ülkede     iyi gözlemlediğiniz  zamanlar   sefaletin, uçsuz  bucaksız olduğunu  göreceğiz.

Halbu ki   yapılan    araştırmalar   yoksullaşan  toplumdaki  tüm  sefaleti  gözler   önüne seriyor.

Yoksullaşan   halkımız;   temel   gıda   ihtiyaçlarını, barınma   ihtiyaçlarını   dahi  borçla     finanse ediyor  yapılan  araştırma  sonuçlarına  göre.

Ferdi  kredi  borcunu   ödeyemenlere  her ay   63.700  , kredi  kartı borcunu  ödeyemenlere her ay  99.478 , senetlerini   ödeyemenlere,  91.658   ve   çeklerini   ödeyemenlere  56 bin  kişi    katılıyor.

Bunun  anlamı   : her iki  dakika da     5  kişi kredi  kartı, 4 kişi   senet , 3 kişi ferdi kredi  ve 2 kişi çek borcunu ödeyemediği için   yasal  işleme maruz kalıyor.

  Nasıl     bir zenginlik    içinde   yaşıyoruz  sanırım   anlamışınızdır.        

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.