Dolar 34,4893
Euro 36,2531
Altın 2.960,48
BİST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana 17°C
Hafif Yağmurlu
Adana
17°C
Hafif Yağmurlu
Cum 22°C
Cts 14°C
Paz 13°C
Pts 14°C

Z kuşağı yok Türk gençliği var

Z kuşağı yok Türk gençliği var
15 Eylül 2020 15:51
A+
A-

Yıldırım Gençer, TGB Genel Başkanı. Gençlikle ilgili bir iddia varsa, bilirkişi heyetinde. Döne döne diyor ki: Z kuşağı bir safsata, aslı astarı yok. Yapay bir sınıflandırma, hatta bir proje! Hedef Türk gençliğinin özelliklerini budamak, köklerini ve geleceğini yok etmek.

Z kuşağı yok Türk gençliği var

FÜSUN İKİKARDEŞ / AYDINLIK GAZETESİ

O isimlendirmeyi duymuşsunuzdur: Z kuşağı. Sınıflandırmaya göre hesaplarsak en küçükleri 7, en yaşlıları 23 yaşını doldurdu. Sayıları bizde 7 milyon, ABD’de 68 milyon civarındaymış. Yine bir iddiaya göre herkesin gözü onları tavlamakta, çünkü ilk seçimlerde ya da ilk toplumsal dönüşümde onların tercihi belirleyici olacakmış. Türkiye Gençlik Birliği, konuyu ince eledi sık dokudu. Miş-mış’ları bir kenara bırakıp işin gerçeğini araştırdı. Ortaya 100 sayfalık bir el kitabı çıktı: Nereden Çıktı Bu Z Kuşağı. Kitabı, TGB Genel Başkanı Yıldırım Gençer’le konuştuk. İçimiz açıldı, umutlarımız tazelendi, gelecek ufkumuz pırıl pırıl parladı.

PANDEMİ DÖNEMİNDE SIKI ÇALIŞTIK

  • TLB Genel Başkanı olduğundan beri görüşmemişiz… Üç yıl geçmiş. Liseli üniversiteli arasında ne fark var?

Liseliler daha hareketli. Daha çok soru soruyor. Lisedeyken insan üzerinde daha fazla yük hissediyor. TGB’deyken biraz daha temsil düzeyinde, siyaset üretmede, örgütü yönetmede daha fazla sorumluluklar var. Lisedeyken ise her işi yapmak! TLB’deyken onu öğrendim: Birden fazla iş yapmak! Bunlar başka tecrübeler. İyi ki de liseli başkanlığı yapmışım. O liseli gözlüğüyle bakmanın her zaman faydası oluyor…

  • Nefer olmayı tarif ettin sanki?

Doğru her işe nefer olmak. Bizim genel merkezimizde 20 arkadaşımız var, bunların beşi liseli bürosunda görevli. Bu beş kişi, işbölümünde birden fazla iş yükleniyor. Liselilerin daha kıpır kıpır olduğunu da düşünürsek, o hızlılık insana çok şey öğretiyor. 

  • Pandemide ne yaptınız?

Biz o kadar kaynaşmış, birbiriyle teması o kadar sık, yüz yüze görüşen bir örgütüz ki, başlarda zorlandık. Fakat insan bulunduğu ortama ayak uyduruyor. Sosyal medya araçlarıyla çok sık bir araya geldik. Görüşmediğimiz, toplantı yapmadığımız, söyleşi yapmadığımız kadar iş yaptık bu salgın sürecinde! Eğitimler, söyleşiler, canlı tartışmalar, atölye faaliyetleri, toplantılar yaptık. İnanılmaz bir seferberliğe girdik. Bu çok da faydalı oldu.

  • Toplantılar nasıldı?

23 Nisan’da mini miting ya da mini konferans yaptık. 6-7 yüz kişi katıldı. Bunlar bize çok şey öğretti.

LİSELİLERİN RAPORU YOL VERDİ

  • Z kuşağını reddediyorsunuz, ama teknolojiyi etkin kullanma özellikleriniz benziyor… Bu arada acayip bir iş yaptınız, bir kitap çıkarttınız. Bu dönem çalışması mı? Öncesi var mı?

Kitap maceramız şöyle başladı: Geçen yıl Nisan ayında, bundan yaklaşık 1,5 yıl önce, TLB olarak bir dergi çıkarttık. TaLeBe dergisinin 17 Nisan 2019 tarihli sayısı, Z Raporu olarak çıktı. Bu dergide Z kuşağını gündemimize almıştık zaten. Liseli örgütümüz öngörülü davrandı, hemen Z kuşağıyla alakalı yazıları, buraya dair fikirleri değerlendirdi. Bunun bir proje olduğunu gördü.

  • Proje mi?

Türk gençliğinin karakteriyle çelişen, Türk gençliğinin genelinde olmayan ama verilmeye çalışılan özelliklerini bu dergide işledik. Daha sonra, salgın sürecinde birçok köşe yazarı ve siyasetçi, Z kuşağı denilen gençleri ele aldı. Herkes bir Z kuşağı tanımı yaptı. Herkes kendine göre bir gençlik tanımı yaptı.

  • Sizin bu Z kuşağı raporundan sonra mı alevlendi tartışma?

Biraz öyle oldu. Biz raporu geçen Nisan ayında çıkarttık, 2020’nin baharında iyice gündeme girdi.

KENDİMİZİ YAZALIM DEDİK

  • Pandemiyle birlikte konu daha çok ele alındı herhalde… Farklı tanımlar da ortaya çıktı mı?

Şunu gördük: Herkes kendi dünya görüşüne uygun olarak gençliği tanımlıyor. Türk gençliğine olmayan roller atfediliyor! Biz dedik ki, madem bizler TGB ve TLB olarak Türk gençliğinin en büyük temsilcisiyiz, bir de biz bu gençliği yazalım. Kendimizi yazalım. Aslında biz bu kitapta kendimizi yazdık. Çünkü Türkiye Gençlik Birliği, Türk gençliğinin dışında bir örgüt değil! Tam tersine Türk milletinin bağrında büyüyen gelişen bir gençlik örgütü. Türk gençliğinin hakim bir karakteri var! 5-10 yılda bir değişen, dönemden döneme şekil alan bir karakter değil.

  • Değişen özellikler de yok mu?

Var tabi. Örnek verelim: Teknolojinin çok geniş imkanlarına sahibiz. Bir telefonla, şu an olduğu gibi, çok uzaklar yakın olabiliyor. İletişim araçlarının gelişmesi, gençliği etkiliyor tabi ve bunlar çok normal! 90 gençliği 80’lilere göre daha ileriydi, 2000 gençliği de 90’lılara göre daha hızlı, vs. Bunlar çok normal. Şunu da hesap etmek lazım. Gençlik tek bir torbada değerlendirilemez, sınıfsal farklılıklar da var.

  • Hakim karakter nedir?

150 yıllık bir karakter. Jön Türkler diye bir marka var. Dünyaya nam salmış. İşte bu tartışmayla bu karakter hedef alınıyordu. Biz de tartışmaya buradan girdik.

KÜRESEL SİSTEM DAYATTI

  • Z kuşağı evrensel bir kavram mı? Gen Z diye bir isim de dolaşıyor ortada.

Evet, diğer kuşaklardan farklı olarak evrensel bir kavram. Aslında küresel sistemin dünyaya dayattığı bir kavram. Amerika’daki, Libya’daki genç de Z kuşağı. Teknik olarak 1997 ile 2013 arasında doğan gençlere deniyor. Teknik bir kavram gibi ama değil…

  • Siyasi olarak Güney Amerika, Uzakdoğu, Ortadoğu gibi farklı kültürlerde de Z kuşağına atfedilen ortak özellikler var mı?

Batı menşeli bir kavram. Batıdan gelen her şey kötü demiyorum, ama emperyalizm çağında batıdan gelen her şeyin, daha doğrusu nasıl etkileri olacağının sorgulanması lazım! Burada dünya ölçeğinde gençliğe roller atfediliyor.

  • Nasıl roller? Türk gençliği olarak yorumlarsan?

Türk gençliği demiyor, Türk derse onun bir karakterini kabul edecek. Ona göre burada Türk gençliği yok, bir gençlik var. Türkiye’de yaşayan gençlik diyor. Düzene başkaldırır, otorite kabul etmez, özgürlükçüdür, kendisini önceler, milli değerleri o kadar yüksek değildir. Herkesi bu torbaya doldurabilirsiniz. Başkaldırıcı, anarşist dersiniz.

  • Hedef ne? Ya da kim?

Esas hedef Türk gençliğinin hakim karakteri yok sayılıyor. Gençliği, 1996 sonrası doğanlara, kendisine Z kuşağı demeyen, ama o yaş aralığındaki gençlere sen böylesin, diyorlar. Mesela Foreign Policy’de bir yazı yayınlandı, 15 Temmuz 2020’de çıkan yazının başlığı: Tayyip Erdoğan’ı Devirecek kuşak Z kuşağıdır. İşte Z kuşağına biçilen rol! Yazının 15 Temmuz’da yer alması ayrıca manidar. O yazıda yer alan Türkiye’deki iklime hakim olan devletçi, vatansever politikalar hedef alınıyor.

BU PROJE TUTMAZ

  • Sence etkili oldu mu? Oluyor mu?

Bu gençlik bu rolü kaldırmaz! Bu proje tutmaz. Geçmişte de tutmadı. Geçmişte örnekleri var, siz de bilirsiniz. Karen Fogg’un e-postaları vardı değil mi? Türk gençliğini milli kimliğinden, milli değerlerinden koparmak. Türkiye’yi bölme projesinin bir parçası. Türkiye’yi savunacak gençliği, onun reflekslerini zayıflat ki Türkiye’ye olası operasyonlarda savunamasın. O dönem Türkiye’ye operasyonlar da gerçekleşti, Ergenekon-Balyoz gibi. İşte bu dönemler için reflekslerini kır ki, rahatça böl. Çabaları bu yöndeydi.

  • Sonuç malum…

Başarılı olmadı. Karen Fogg o e-postaları yazdıktan sonra Türkiye’de gençler içinde milli hareket daha da gelişti. Yine hatırlarsanız, 2004’lere kadar bu gençler apolitik deniyordu. Ama ne oldu? 2008’lerde Cumhuriyet mitinglerinde milyonlarca genç meydanlara çıktı. Daha sonra Gezi hareketi oldu, bu sefer şunu dediler: Tamam bu gençlik apolitik değil, ama bu gençler bireysel özgürlükleri için ayaklanıyor. Orada da iki çizgi mücadelesi vardı, bir de biz vardık! Bu gençler kişisel özgürlükleri içinde değil, ülkesi, milli değerleri, Türkiye’nin geleceği için ayakta, diyorduk. Basit bir kız-erkek yan yana değil, ya da kıyafetime, çiçeğime karışıyor diye ayaklanmadı o gençler.

GEZİ’DEN NETFLİX’E UZANAN YOL

  • Şimdiki iki çizgi mücadelesinde durum nedir?

Z kuşağı içinde doğrular da var tabi. Bu gençlerin ekonomik sıkıntıları var, evet! Emperyalizm hep bunu yapıyor. Genel doğruları yanlışlar içine serpiştiriyor ve oradan ilerliyor. Mesela Netflix…

  • Peki onlardan hiç güzel iş çıkmıyor mu?

Var tabii, aralarda güzel, olumlu filmler, kimi dizi bölümleri oluyor.

  • Gezi hareketinden Netflix’e… Nasıl bir devamlılık kuruyorsun?

Sistemin Gezi’ye biçtiği iki rol vardı: Birincisi, bu gençler apolitik ama bireysel özgürlükleri için yola çıktılar diyen liberal bir çıkışla yapılan tanım. Diğeri de bu gençler vatansever, ülkesinin geleceği için ayaktalar! Her gençlik tartışmasında iki eğilim oluyor. Z kuşağı tartışmasında da, sistem “Z kuşağı bireysel özgürlüklerini düşünen, kendi geleceğini her şeyin önüne koyan, düzen ve otorite tanımayan, milli değerleriyle geçmiş kuşaklar kadar ilgisi yok” diyor. Türk gençliğinin hakim karakterini hiç değerlendirmiyor. Yok sayıyor! Proje, Türk gençliğinin karakterini hedef alıyor.

  • Türk gençliğinin karakterini siz nasıl tanımlıyorsunuz?

Ülkesine bağlı, geleceğine karşı sorumluluk duyan, bu toprakların tarihini bilen, bu ülkeyi değiştirecek bir gençlik var. Mesela, HDP Kapatılsın kampanyası yaptık. İnternet üzerinden doğu ve güneydoğudan binlerce genç imza attı. Bizim hiç temas kurmadığımız binlerce genç! Yine hiç tanımadığımız yüzlerce genç TGB’ye üye oldu. Hani milli değerlerine sahip çıkmıyordu gençlik? Bir de şu soru var: Biz hangi gençlikle Türkiye’yi kuracağız?

EY TÜRK GENÇLİĞİ DİYE BAŞLIYOR

  • TGB olarak gençliğin bugünkü görevini nasıl saptıyorsunuz?

Bu döneme 2. Kurtuluş Savaşı diyoruz. Hem askeri hem ekonomik ve siyasi alanda büyük bir mücadele içinde. 2014 Ergenekon-Balyoz’dan sonra böyle. 1. Kurtuluş Savaşı’nda Türkiye bir varlık-yokluk savaşı veriyordu. Orada gençlik ön plandaydı. Kurtuluş Savaşı’nın gençliğini vatansever, cepheye koşan, okulunu, tarlasını, tırpanını bırakıp cepheye koşan gençlik olarak tanımlıyoruz. Kurtuluş Savaşında da cepheden kaçanlar var mıydı? Vardı. Sakarya’da kaçanları vurmak üzere bir birlik bile vardı… Ama biz şimdi hangi gençliği göreceğiz? Kurtuluş Savaşına kahramanca giden bir gençlik var. Bu döneme 2. Kurtuluş Savaşı diyorsak, bu gençliğin milli değerlerden uzak olma gibi bir durumu olabilir mi? Mümkün değil. Bu kuşak, mücadelenin göbeğinde. Atatürk’e bakıyoruz: Ey 1920 kuşağı! Ey 1930 kuşağı! demiyor. Ey Türk gençliği diyor!

TÜRK GENCİNİN KAYGISI İYİDİR

  • Netflix mottosu var: Günün sonunda kendin kalıyorsun. Bu sence yaygın mı?

Değil. TLB ve TGB olarak hemen hemen bütün illerimizde örgütlüyüz. Gençlikte bu çok yaygın değil, görüyoruz. O gençler ben demediği için örgütlü. Sadece kedisini önceleyen bir insan neden TGB desin? Burada yüksek kariyer, para pul da yok. Her şey ülkesi ve toplumu için. Gençlerin küçük bir kesiminde var. Herkes hayatının bir bölümünde kendine dönebiliyor.

-Gelecek kaygısı mesela…

Kaygı kötü bir şey değil. Kendisiyle, ülkesiyle ilgili olarak kaygılanan insan mücadeleye atılıyor. Kendisine, annesine, ailesine, sevdiğine, ülkesine karşı kaygı duyuyor. İşte o kaygı, bir şeyleri değiştirebilmek için motive ediyor. Kaygısız genç, takmayan genç örgütlenmiyor. Ama şu var: Türk gencinin kaygısı ben kaygısı değil!

MİNNOŞLAR NASIL YAYINDAN KALKTI 

  • Propaganda mekanizması çok yönlü olarak işliyor. Filmler, sosyal medya, basın, vs. etkilerine karşı ne diyor kitabınız?

Bu bir paket. Sanatından edebiyatına, sosyal medyasından yaşamına kadar bir paket. Netflix mesela, bu paket içinde. Madde kullanımı paketin içinde. Bunlar olağanlaştırılıyor. Pedofili, taciz, tecavüz yazılmasın, izin verilmesin diyoruz. Bu bir özgürlük, buna da mı karışacaksınız, diyorlar. E, uyuşturucu da özgürlük, taciz de küfür de özgürlük! Hepsi Z kuşağı tanımı içinde.

  • O alanda da kazanımlar var mı?

Aslında Netflix’e denetim isterken, bu talebe gençler sahipleniyor. Mesela Minnoşlar dizisine bütün gençler karşı çıktı. Türk milleti de karşı çıktı. Amerikan paketi, karşılık bulamadı. 9-10 yaşındaki küçük kız çocuklarına cinsellik yüklenmesine hiçbir Türk evladı rıza gösteremez. Karşısında olur, oldu da! Bakın RTÜK bu tepkileri dikkate aldı, diziyi engelledi. Netflix istediği kadar buralarda, sosyal medyada propaganda yapsın. Bizim bu saldırıya karşı donanacağımız gelenek ve göreneklerimiz var.

BİR GELECEK TARTIŞMASI 

  • Kitaptan ne bekliyorsunuz?

Z kuşağını doğal bir kabullenme var. Z kuşağı böyledir! Biz de hayır diyoruz. Neredeyse 12 emirden biri gibi gökten inmişçesine Z kuşağını doğru kabul eden yaklaşımlar var. Buradan Türk gençliğine bir baskı var. Biz de diyoruz ki, bu bir proje! Türk gençliğinin karakterini, benliğini hedef alan bir proje! Projenin dalları bu, içeriği bu! Hayat alanı, kültür alanı, sosyal medya alanı, edebiyat alanı böyle! En nihayetinde bir gelecek tartışması yapıyoruz! Türk gençliği olarak geleceğimizi emperyalizmin eline bırakmayalım. Nasıl ki Doğu Akdeniz’de geleceğimizi ABD’nin eline bırakmıyoruz, geleceğimizi biz tayin ederiz diyorsak, bu da bir gelecek tartışması! Gençlik yarınları kuracak! Yarın iktidarda olacak. Yarın Türkiye’nin pek çok kamu dairesinde, belediyesinde, askerinde, emniyetinde, meclisinde görev alacak! Türkiye’yi yönetecek gençlik. Türk gençliğinin bu topraklardan çıkan has ve halis bir karakteri var. Bu kitapla biz kendi gençliğimizi yazdık. Dayatmaya karşı bir itiraz. Siyasi ve ideolojik bir mücadele alanı ve buna devam edeceğiz.

  • Bu kitapta çok şaşırtıcı bilgiler var mı? En cazip yönünü nasıl tanımlarsın?

Türk gençliğini anlamak için gençlerin ve ebeveynlerin okumasını isteriz. Yüksek perdeden ahkam kesmeyelim, ama bu kitabı okudukça hem Türkiye’de gençlerin sorunlarını göreceksiniz, hem de gençlerin gerçek kaygılarını ve gerçek sorumluluklarını anlayacaksınız. Türk gençliğine dayatılan pakete gençliğin itirazını okuyacaksınız.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.